“Kayyum ve Rant Düzeninin Temsilcilerine Oy Yok! Demokratik, Halkçı Yerel Yönetimler İçin Mücadeleye!”
Seçimlere ilişkin tutumunu açıklayan Partizan “Kayyum rejimini yerle yeksan etmek, direnişi ve mücadeleyi büyütmek adına devrimci, demokrat ve yurtsever adaylarla birlikte çalışacak, bulunduğumuz alanlarda bunun propagandasını yapacağız.” dedi.
22 Ocak 2024
31 Mart seçimlerine ilişkin tutumunu açıklayan Partizan, “Kayyum ve Rant Düzeninin Temsilcilerine Oy Yok! Demokratik, Halkçı Yerel Yönetimler İçin Mücadeleye!” çağrısı yaparak yerel seçimlerde devrimci, ilerici ve yurtsever adaylarla yürüyeceklerini dile getirdi.
“Yerel seçim, gerek hakim sınıfların iktidar dalaşı gerekse de egemenler ile ezilen emekçi kitleler arasındaki mücadeleye dair andaki görüntüyü ve tabloyu ortaya koyan bir adres olarak önemlidir.
Nitekim yerel seçimler, AKP-MHP faşist ittifakı tarafından daha şimdiden bir rövanş ve hesaplaşma parolasıyla ele alınmış durumdadır. Anlaşılan odur ki, AKP-MHP bloku, 2019 seçimlerinde CHP/Millet İttifakı karşısında kaybettiği, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere bir dizi büyük kenti almayı amaçlamaktadır. Bu bakımdan adı her ne kadar yerel olsa da açığa çıkardığı sonuçlar ve iktidar katında süregelen hegemonya mücadelesi açısından kavganın kendisi son derece merkezi bir nitelik kazanmaktadır.
Zira, hem AKP-MHP faşist bloku hem de onun karşısında konumlanan burjuva düzen partileri için yerel seçimlerde elde edilecek başarı veya mevzi, hasımlarına karşı önemli bir üstünlük olmakla kalmayacak bunu kalıcı hale getirmek ve örgütlemek için de ciddi imkanları açığa çıkaracaktır.
Düzen partileri için yerel seçimlerin anlamı bununla birlikte; sermayenin rant yağma ve talan politikaları için dümenin başına geçmek ve temsilcisi olduğu sermaye çevrelerinin hizmetine sokmaktadır. Bu süreç, iş başındakinin elbette ideolojik-politik ve kültürel öncelikleriyle/kodlarıyla işletilecektir.
Bu hususlarda Cumhur İttifakı ile artık dağılmış durumdaki Millet İttifakı’nı oluşturan partiler arasında bir fark yoktur. Hepsi için aslolan, mevcut faşist düzenin varlığını korumak, işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin bu sömürü çarkına ikna edilmesidir” sözlerine yer verilen açıklamada şunlar kaydedildi:
“Mayıs 2023 seçimlerinde ortaya çıkan tablo, bu amaç için AKP-MHP/Cumhur İttifakı’nın daha güçlü bir aday olduğuna yöneliktir. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde CHP ile kapalı kapılar arkasında devletin bekâsı adına yapılan anlaşmanın neticesinde seçimler ezici bir üstünlükle AKP/Erdoğan iktidarı tarafından kazanılmıştır. CHP’nin başını çektiği, bir bütün irili-ufaklı muhalif düzen partisinin dahil olduğu, “bu kez kesin gidecekler!” söylemi kısa sürede büyük bir hüsrana dönüşmüştür.
“Burjuva partilere oy yok” söylemi ile az sayıdaki devrimci güçle aldığımız tutum ise yurtsever hareket başta olmak üzere geniş bir yelpazede reformist ve devrimci-demokratik kurum tarafından paylaşılmamıştır. Emekçi kitleler bir kez daha sahte vaatler, sınıflar mücadelesinin gerçekliğinden bihaber hayali senaryolarla oyalanmış ve nihayetinde ağır bir yenilgi psikolojisine sokulmuştur.
Bu yenilgi psikolojisi hala etkisini önemli oranda sürdürmektedir.
Sınıflar arasındaki kıyasıya mücadelede asıl dikkate alınması, üzerinde durulması ve yoğunlaşılması gereken hususun seçimler değil devrimci ve buna bağlı olarak demokratik mücadele olması gerektiği Mayıs seçimleriyle bir kez daha açığa çıkmıştır. Gerek parlamento gerekse de milletvekilli seçimleri, işçi sınıfı ve emekçilerin; Kürt ulusunun, kadın ve LGBTİ+ların, Alevilerin ve ezilen, yok sayılan tüm kesimlerin faşizme karşı yürüttüğü devrimci-demokratik nitelikteki fiili-meşru mücadelenin düzeyiyle, buna ilişkin doğru bir perspektifle anlam kazanacaktır.
Bu bağlamda seçimler bahsettiğimiz mücadelenin ancak bir çıktısı olacaktır.
Kayyum ve rant düzenine oy yok!
Egemen sınıflar, AKP-MHP faşist ittifakı eliyle, Mayıs seçimlerinde Yeşil Sol Parti’nin oy oranında yaşanan düşüşü, tüm toplumda ırkçılığı, Kürt düşmanlığını ve şovenizmi geliştirmek için bir sıçrama tahtası olarak kullanma politikası izlemektedir.
Kürt ulusal özgürlük hareketinin demokratik alandaki temsiliyetini, mücadelesini yalnızlaştırma, giderek onu devrimci, demokratik güçlerden yalıtma ve peşi sıra askeri ve siyasi operasyonlarla bitirme hedefiyle hareket etmektedir. Yeşil Sol’dan HEDEP’e buradan DEM Parti’ye, Kürt ulusunun demokratik mücadeledeki bu mevzisi, saldırılar karşısında güçlü bir direniş ortaya koymuştur. Ancak buna rağmen sosyalizm bayrağının ardına gizlenerek, Kürt sorunundan, ulusal hareketten ve Kürt halkının devrimci-demokratik mücadelesinden olabildiğince uzaklarda gezinerek sosyal şoven bir çizgide siyaset yapmada mesafe alındığını da söylemeliyiz.
Yerel yönetimler, kitlelerle temasımızı artırma, onları kazanma ve örgütleme hedefi olan biz devrimciler içinde kuşkusuz önemlidir. Muhtarlıktan başlamak üzere yerel yönetimlerin her kademesinde alternatif, devrimci, halkçı yaklaşımın propagandasını yapmak, bunun somut karşılığını ortaya koymak adına bir çalışma yürütmek gereklidir.
Bu bağlamda yerel seçimlere; demokratik halk iktidarının propagandasının yapılabileceği, geniş emekçi kitlelerin yerelde, yaşam alanlarında karşı karşıya kaldığı çelişkilere temas etme ve müdahale imkanını ortaya çıkarması sebebiyle kimi alanlarda gücümüz oranında katılma politikası izleyeceğiz.
Bunu yaparken temel kıstasımız, burjuva düzen partileriyle aramıza kesin/kalın çizgiler çizmek olacaktır. Zira Maraş depreminde görüldüğü üzere, yüz binlerce işçi ve emekçi, AKP’nin ve çoğu yerde binlerce kanıtla ortaya çıktığı üzere CHP vd. düzen partilerinin yağma, talan ve rant politikalarının sonucu katledilmiştir.
Söz konusu işçi ve emekçilerin, Kürt halkının demokrasi ve özgürlük mücadelesi olduğunda tüm düzen partileri, “tek millet”, “tek devlet”, “tek vatan”, “tek bayrak”, “tek dil”, “tek din” çizgisinde hizalanmaktadır.
Bu gerçek asla unutulmamalıdır!
Devrimci, demokrat, yurtsever adaylarla mücadeleye
Politikamızın merkezinde geniş emekçi kitlelerin, devrimci ve demokratik mücadelesini geliştirmek olacaktır.
Yerel seçimler, bir kez daha özellikle de T.Kürdistanı’nda devlet ile Kürt ulusal hareketi arasında geçecektir. Saflaşma, çeşitli isimler altındaki düzen partileri ile onun karşısındaki Kürt ulusu arasındadır. Kürdistan’dan başlayarak tüm coğrafyaya yayılan kayyum vesayeti ve gaspı bu gerçeğin üzerinde inşa edilmiştir.
Yerel seçimler, Kürt ulusunun inkarcı düzene karşı kıyasıya sürdürdüğü mücadelede yeni bir hesaplaşma arenası olarak anlam kazanacaktır. T.Kürdistanı’nda kayyumla gasp edilen belediyelerin yeniden Kürt halkının iradesine kazandırılması son derece önemlidir. Bu alandaki her kazanım, bir bütün olarak coğrafyamızdaki devrimci, demokratik güçlerin kazanımı olacaktır.
Tam da bu nedenle, yerel seçimlerde politik bağlamda çıkış noktalarımızdan biri, ezilen Kürt halkının devrimci, demokratik mücadelesinin yanında olmakken, diğeri ise rantçı, halk düşmanı burjuva düzen partilerini teşhir etmektir.
Bu ikili perspektif merkezi politikamızın temelini oluşturacaktır. Temel tavrımız, Kürt demokratik hareketinin yanında konumlanmak, birlikte yürümek ve faşist sistemi tüm partileriyle birlikte teşhir etmek olacaktır.
Kayyum rejimini yerle yeksan etmek, direnişi ve mücadeleyi büyütmek adına devrimci, demokrat ve yurtsever adaylarla birlikte çalışacak, bulunduğumuz alanlarda bunun propagandasını yapacağız.
Bununla birlikte yerelde, devrimci güçlerle kurulan ilişkilerin niteliğine, birleşik mücadelenin geliştirilmesi adına ortaya konan pratik çizgiye bağlı olarak kimi özgünlüklere de cevaz veren bir yaklaşımımız söz konusu olacaktır.
Yerel yönetimler bağlamında devrimci, demokratik ve yurtsever güçler, kitlelerin karşısına alternatif bir güç olarak ortaya çıkmak istiyorsa en geniş ittifakı ve birlikteliği kurmalıdır. Tavrımız, bunun imkan ve olanaklarının açığa çıkarılması, zorlanması ve yaşam bulması adına sonuna kadar ısrar etmek olacaktır.
Devrimci, demokrat ve yurtsever adaylarla yürüme hususunda kıstasımız, adayların halka, emeğe ve devrimcilere, kadın ve LGBTİ+lara yönelik duruş, söylem ve de tutumları olacaktır. Özellikle sosyal şoven politik yaklaşımların bilinçli olarak önünün açıldığı koşullarda, “devletin bekası” adına tavır alanlarla aramızdaki ayrımı korumakla birlikte, ezilen Kürt ulusunun ulusal haklarının pazarlık konusu yapılmasına karşıda ilkesel duruşumuzu sürdüreceğiz.
Yerel seçimlerde hedefimizin çerçevesi; demokratik halk iktidarının gerekliliğini-zorunluluğunu anlatmak, kitlelerin devrimci-demokratik mücadelesini, demokratik halkçı bir yerel yönetim perspektifiyle geliştirmek; kayyum rejimine sırtını yaslayarak azgınca saldıran faşizme karşı direnişi büyütmektir!”