Pozisyon Alma, Oyun Kurma veya Oyunu Bozma

Pozisyon Alma, Oyun Kurma veya Oyunu Bozma

“Özgürlük ve demokrasi getirme vaatleri ile yapılan tüm saldırganlıklarda büyüğü-küçüğü tüm aktörler pozisyon alma, oyun kurma veya diğer klik tarafından kurulan oyunu bozma arayışında.”

8 Haziran 2024

İsrail’in Filistin topraklarında gerçekleştirdiği soykırım ve işgal, İran-İsrail gerilimi, Irak’ta bitmeyen gerilim, Yemen’de bitmeyen savaş hali, Suriye’deki çatışmalar, Lübnan’daki istikrarsızlık… Farklı farklı ülkelerde birbirinden bağımsız gibi görünen ancak adresi aynı kapıya çıkan emperyalizmin güç savaşları ve paylaşım “mücadelesi”dir. Özgürlük ve demokrasi getirme vaatleri ile yapılan tüm saldırganlıklarda büyüğü-küçüğü tüm aktörler pozisyon alma, oyun kurma veya diğer klik tarafından kurulan oyunu bozma arayışında.

Gün yok ki Ortadoğu topraklarında bir gelişme, bir hamle yaşanmasın.

Türk devletinin “Başkan Erdoğan’dan dev tatbikatta net mesaj, etrafımız ateş çemberi, güçlü olmalıyız”, “Kara, deniz ve hava kuvvetlerimizin; yetkinlikleri, harekat kabiliyetleri ve üst düzey eğitimleriyle hasımlarımıza korku, dostlarımıza güven aşılıyoruz” cümleleri Kuzey ve Doğu Suriye topraklarını hedef alan “teröristan” manşetleri ile medyası aracılığı ile saldırganlıklarına hız kazandırdı. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcü yardımcısı Vedant Patel, 30 Mayıs tarihinde günlük basın brifinginde, basın mensuplarına Kuzey ve Doğu Suriye Özerk yönetim bölgelerinde yerel seçim gündemini değerlendirmesi yapılacak herhangi bir seçimin ancak belli koşullar sağlandıktan sonra sağlıklı bir şekilde yapılabileceğine işaret etmesi, ülkede serbest, adil ve şeffaf seçim koşullarının oluşturulması gerektiğine dikkati çekmesinin ardından Türk devletinin keşif hareketliliğinin yoğunlaşması ve SİHA saldırıları gerçekleştirmesi güçler arasında denge hamlelerinin sadece bir ayağıdır. Baas Partisi’nin genişletilmiş kongresi sonrası Suriye’nin kuzeydoğusunda askeri operasyon seçeneğini reddeden, siyasi çözüme yıllar değil birkaç ay içinde ulaşacaklarını dile getiren Esad iki kritik çizgi çizmiş ve iddialı sözler telaffuz etmişti. Yapılan tüm açıklamalar ve tüm saldırganlıkları Ortadoğu’da gerçekleştirilmek istenen paylaşım hamlelerinden bağımsız ele almak elbette mümkün değildir. Özgür alanlarda yapılacak seçimlere karşı yapılan açıklamaları da ve hatta saldırıları da bu temelde değerlendirmek gerekmektedir.

Karşılıklı hamleler ve belirsizlikler ekseninde QSD (Suriye Demokratik Güçleri) Basın Merkezi bir açıklama yayınlayarak QSD, HPC (Toplumsal Savunma Güçleri) ve sivil halkın olduğu bölgelere SİHA saldırıları gerçekleştirdiğini duyurarak saldırının bilançosunu açıkladı. Kendi iradesini seçmek isteyen Kuzey ve Doğu Suriye topraklarında yaşayan halklarda eylem ve basın açıklamaları ile bu saldırıları kınayarak seçim çalışmalarına devam edeceklerini duyurdu. Bilinmelidir ki, bu ve belki de devamı gelecek saldırıların esas amacı Türk devletinin yeni korkusu olan seçimi engellemek ve korku yaratarak halkın iradesini teslim alma çabasıdır.

Tayin etme ve atama işleminin zıddı olan seçim, en genel tanımı ile bir iradenin birden fazla aday arasında tercihte bulunmasıdır. Bundandır ki faşizm, halkın taleplerini, kendi iradesini seçmesini ve kendi kendini yönetmesini istemez. Çünkü o, özgürlükler, halkların düşmanıdır. Türk devletinin de Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin 11 Haziran tarihinde gerçekleştireceğini açıkladığı yerel seçimler açıklaması Rojava devrimine olan tahammülsüzlüğünün başka bir gerekçesidir.

Rojava devrimini her koşulda savunmak

Bunun için nasıl ki Rojava devrimini savunmak devrimci görev ise bugün Kuzey ve Doğu Suriye topraklarında yapılması planlanan 11 Haziran seçimlerini savunmak da devrimci bir görevdir. Başta Kürt ulusu olmak üzere Rojava’da yaşayan her ulus, milliyet ve inançtan kitlelerin mücadelesi, talepleri meşrudur. Kitleler kendi iradesini beyan etmiş; topraklarını kan-can pahasına savunmuş ve bugünlere gelerek irade beyanında bulunmuştur. Başta TC olmak üzere bölge gerici devletlerinin ve emperyalistlerin Rojava devrimi ile elde edilen kazanımları geriletme ve kendine tabi kılma, biat ettirme saldırılarına karşı her alanda emperyalist ve faşist saldırganlıklara karşı daha yüksek sesle ve daha güçlü “Biji Şoreşa Rojava” sloganını haykırmalıdır.

Korku dağları sardıkça nice mücadeleler sonucu kazanılan Rojava devrimine türlü türlü bahanelerle saldırması “tatbikattan adrese mesaj”lar, jet hızı ile yapılan açıklamalar, SİHA saldırıları, Türk devletinin burjuva medyasının “Teröristan” manşetleri ile bu topraklardaki özgürlüğe karşı olduğunun en büyük kanıtıdır. Türk devletinin saldırıları, Esad rejimin sessizliği, Amerika’nın hesapçı açıklamalarına karşı Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin 6 büyükşehir, toplam da 46 şehir ve 105 belde de halkın sandık başına gideceği 11 Haziran seçimlerine azgınca saldıran faşizme karşı görev, Rojava devrimini her koşul altından savunmak ve direnişi büyütmektir.