Devrim ve Devrimcilik İddiasının Somutluğu: 30 Mart Kızıldere Direnişi
“Bu eylemle ilgili çıkarmamız gereken çok önemli dersler vardır; Mahir Çayan ve yoldaşları TC’nin donanımlı ve sayıca çok fazla olan askerlerine karşı ölümüne direnmeyi hedeflerine koymuşlardır. Kontrgerilla subaylarının “teslim ol” çağrılarına karşı devrimciler, teslimiyeti değil direnişi seçmişlerdir”
2 Nisan 2024
30 Mart Kızıldere; devrimci dayanışmanın, devrimci fedakarlığın, devrim için, devrimciler/yoldaşlar için feda ruhunun en iyi örneklerinden biri olarak devrim tarihimizin sayfalarında yerini almıştır.
Çin Halk Cumhuriyeti’nde Mao Zedung önderliğinde gerçekleşen Büyük Proleter Kültür Devrimi (BPKD) tüm dünyada işçi sınıfı ve özellikle de gençlik içerisinde büyük bir heyecan yaratarak, iktidarlara karşı eylemliliklere dönüştü. İşçiler, gençler özgürlük, devrim, sosyalizm türküleriyle, marşlarıyla sokakları, meydanları doldurdular.
Ülkemizde de dünyadaki bu gelişmelerden etkilenen işçiler, emekçiler grevler, fabrika işgalleri yaptılar. On binlerce işçi, emekçi haklarını almak için 15 Haziran sabahı fabrikaları boşaltarak yürüyüşe geçtiler. On binler yüz binlerle buluşarak 16 Haziran’da da yürüyüş devam etti. Polis, asker barikatları özgürlük türküleri, marşlarıyla yıkıldı. Türkiye’de işçi sınıfının 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, direniş ve mücadele geleneğini geleceğe miras olarak bırakmış oldu. Öğrenci gençlik de okullarda boykotlar, işgaller gerçekleştirdiler. Köylülerle el ele veren gençlik ağalara ve onların arkasındaki iktidara karşı birlikte mücadele yürüttüler. Karadeniz’de çay, Ege de tütün vb. mitingler yaptılar. Trakya’da toprak işgalleri gerçekleştirdiler.
Ülkemizde ’68’li yıllarla başlayan işçilerin, emekçilerin, gençlerin devrimci mücadele ve örgütlülükleri, 1971’deki silahlı devrimci çıkışıyla bir üst aşamaya sıçradı. Bu silahlı devrimci çıkışın ana damarlarından biri olan Mahir Çayan önderliğindeki Türkiye Halk Kurtuluş Parti-Cephesi’nin (THKP-C) önderlerinin Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’ndan (THKO) devrimcilerle birlikte yarattıkları direniştir 30 Mart 1972 Kızıldere Direnişi.
30 Mart Kızıldere, THKO’dan yoldaşların idam edilmelerini engellemek için canlarını feda etmenin de adı; devrimci fedakârlığın somutlandığı direniştir. 30 Mart Kızıldere, “devrim için savaşmayana sosyalist denmez”in pratikte gösterildiği, gerçek devrimciliğin ne olması gerektiğinin gösterildiği direniştir. 30 Mart Kızıldere, “biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik” denildiği ve denilenin de yapıldığı direniştir. 30 Mart Kızıldere, Türkiye devrimci hareketinin devrimci pratiğinin ölçüsü, iddia ve kararlılığının direnişidir.
Kızıldere: Devrimci iddia ve kararlılık
THKP-C, Mahir Çayan önderliğinde örgütlenme çalışmaları yürütürken diğer yandan da ülkedeki askeri yönetime karşı silahlı eylemler de gerçekleştiriyordu. 17 Mayıs 1971’deki İsrail Başkonsolosu’nun kaçırılması ve cezalandırılması eyleminden kısa bir süre sonra Mahir Çayan’ın da içerisinde olduğu eylemi gerçekleştirenler tutsak edilerek hapishaneye konuldular. Aynı yılın 29 Kasım’ında da THKP-C üyesi Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Ziya Yılmaz ve THKO üyesi Cihan Alptekin ve Ömer Ayna İstanbul Maltepe Askeri Hapishane’den tünel kazarak firar gerçekleştirdiler.
THKP-C’nin önderi Mahir Çayan hapishaneden birlikte firar ettikleri THKO’dan Ömer Ayna ve Cihan Alptekin’le idam cezaları TBMM’de onaylanmış olan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamlarının engellenmesi için ortak bir eylem yapılmasını kararlaştırırlar. Bunun için harekete geçerek 26 Mart 1972’de Ünye’deki NATO üssünde görev yapan üç yabancı teknisyeni kaçırırlar. Ve bu eylemle ilgili olarak da bir bildiri yayınlayarak taleplerini duyururlar: Hiçbir devrimci ve yurtsever idam edilmeyecek, infazlar derhal durdurulacak! Bu talepler bildiride yer alırken, bildirinin sonuna da en geç 48 saat içerisinde infazların durdurulduğuna dair radyo yayını yapılması şartını koyarlar.
THKP-C’den Mahir Çayan, Ertuğrul Kürkçü, Hüdai Arıkan, Nihat Yılmaz, Ertan Sarıhan, Ahmet Atasoy ve THKO’dan Cihan Alptekin Ünye’den rehin aldıkları yabancı teknisyenlerle birlikte 27 Mart’ta Kızıldere’ye gelirler. Burada da THKP-C’den Sinan Kazım Özüdoğru, Sebahattin Kurt, Saffet Alp ve THKO’dan Ömer Ayna ile buluşurlar.
30 Mart sabahı devrimcilerin kaldığı ev askerler tarafından kuşatılır. Faşist katiller tarafından devrimcilere “teslim ol” çağrıları yapılır. Teslim ol çağrılarını Mahir Çayan dama çıkarak yanıtlar: “Biz buraya teslim olmaya değil, ölmeye geldik”
Ankara’dan gelen kontrgerilla güçleri devrimcilerin kararlı tavırları karşısında evi uzaktan havan ve roketatarlarla bombalar. Mahir Çayan ve yoldaşları ölümsüzleşir.
Kızıldere: Devrimci dayanışma ve feda ruhu
Bu eylemle ilgili çıkarmamız gereken çok önemli dersler vardır; Mahir Çayan ve yoldaşları TC’nin donanımlı ve sayıca çok fazla olan askerlerine karşı ölümüne direnmeyi hedeflerine koymuşlardır. Kontrgerilla subaylarının “teslim ol” çağrılarına karşı devrimciler, teslimiyeti değil direnişi seçmişlerdir.
Mahir Çayan ve yoldaşları THKO’nun önderleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamlarını engellemek, onları faşizmin elinden almak için kendi yaşamlarını ortaya koymuşlardır. Devrimciler siper yoldaşlarının, dostlarının faşizmin elinden alınması için yaşamlarını seve seve feda ederler anlayışını pratikte göstermişlerdir. Devrimci dayanışmanın, fedakarlığın en üst boyuttaki eylemini gerçekleştirmişlerdir. Türkiye Devrimci Hareketi tarihine bu anlayışı miras bıraktılar.
Devrimciler olarak her 30 Mart’ta Kızıldere’yi, Mahir Çayan ve yoldaşlarını devrimci bir coşku ve sorumlulukla anıyoruz.
1971 silahlı devrimci çıkışından sonra ortaklaşa mücadele, devrimciler/yoldaşlar için yaşamını feda etme ruhu 12 Eylül AFC döneminde hapishanelerde daha üst boyutta yeniden yaşama kavuştu. Hapishanelerde faşizmin azgın saldırılarına, işkencelere, katliamlara karşı kenetlenerek birlikte direnme, Açlık Grevleri (AG) ve Ölüm Oruçları’yla (ÖO) faşizmin saldırı işkenceleri bir nebze de olsa geriletildi. Aynı süreçte de dışarıda da özellikle kır gerilla mücadelelerinde yoldaşları için kendini feda etme, öne atılma, feda ruhu yaşatıldı. Gerilla alanlarında faşist güçlerin pusu ve saldırılarında kendi yoldaşları ve farklı devrimci örgütlerden yoldaşlar için öne atılma, kendini siper etme örnekleri yaşandı. Özellikle 1996 ve 2000’li yıllarda F Tipi hapishanelere yönelik saldırılarda, saldırılara karşı birlikte direnişlerde, açlık grevleri ve ölüm oruçlarında faşist baskı ve saldırıları devrimciler birlikte karşıladılar.
Faşizme karşı Kızıldere ruhuyla ayağa kalk!
Türkiye Devrimci Hareketi TC faşist diktatörlüğüne karşı birlikte mücadele etme, devrimci örgütler arasında eylem birlikleri, ittifaklar gerçekleştirildi. Bu ittifak deneyimlerinin her biri çok önemlidir. Böylesi ittifaklar geniş halk yığınlarına, devrimci güçlere güven duygusunu uyandırmanın yanında faşist iktidarlara korku salmıştır.
Bu deneyimlerin her birinden dersler çıkartarak faşizme daha büyük darbeler indirmek her devrimci kurumun görevleri arasındadır. Ortak sloganlar, ortak şiarlarla devrimci, sosyalist ve yurtsever güçlerin ayağa kalkması, her alanda birlikte yürümesi, devrimci birlikteliği, dayanışmayı yükseltmesi önemlidir. Birleşik mücadelemizle kitleleri ayağa kaldırıp 30 Mart’ta, Newroz’larda, 1 Mayıs’ta sokakları hareketlendirmeliyiz.