Gidenlerin ardından yazmak hep zor olmuştur. Onları anlatırken hep eksik kalır bir şeyler. Mücadele içerisinde birlikte paylaşılanlar anlatıldıkça büyür öfkemiz… Gidenlerin ardında bilenir öfkemiz…
İzmir’e geldiğinde tanışmıştık Gamze’yle. Manisa’da üniversiteyi kazandığı ilk yıldı. Sık sık bizi ziyarete İzmir’e geliyordu. Manisa’da küçük bir yerde okumanın sıkıntısından ve çevresindeki gençliğin duyarsızlığından konu açardı. Okuduğu şehirde çevresinde birçok Dersimli olmasına karşın onların kendi kimliklerine olan yabancılıklarından, duyarsızlıklarından yakınıyordu. İlk tanıştığımız zamanlarda Dersim’e olan sevdasından ve mücadeleye olan bağlılığından bahsederdi. Özellikle Derya Aras’ın akrabası olduğunu ve onun mücadelesine duyduğu saygıdan… Onun göğüslediği mücadelenin önemi üzerine sık sık konuşurduk. İlk tanıştığımız zamanlarda sessiz, çekingen bir yapısı vardı. Fakat bir o kadar da mücadeleyi tanıma, bir parçası olma konusunda atılgandı.
İzmir’de 25 Kasım “Kadına Şiddetle Mücadele Günü” kapsamında kadın çalışmalarımıza yoğunlaştığımız bir dönemdi. İstanbul’da YDK olarak kadın buluşması yapılmıştı. Gamze’yle birlikte bu buluşmaya katılmanın önemi üzerinden konuşmuştuk. İl dışına çıkması ailesi açısından zor oluyordu. Fakat bu kırılmayı yaratacak ilk adımı atmaktan geri durmadı. Özellikle kendi kimliğini keşfetmenin yolunu, kadın mücadelesinin bir parçası olarak adımlayacaktı. Ve İstanbul’a doğru yola çıkmıştık. Her alandan gelen YDK’lı kadınlarla bir arada olmanın verdiği heyecanla 2 gün nitelikli tartışmalar yürütmüştük. Gamze’nin ilk katıldığı etkinlik olmasından kaynaklı çekingenlik yaşamıştı. Fakat bu çekingenliğini kadın yoldaşlarla kurduğu samimi ilişkisiyle kırdı. O buluşmada 25 Kasım sürecini nasıl bir kampanya ile ele alacağımız üzerine tartışmalar yürütülmüştü. Alanımız için kadın çalışmaları açısından verimli geçen iki günün ardından İzmir’e dönmüştük. İzmir’e dönünce kadınlarla bir araya gelerek toplantı örgütlemiştik. İstanbul’a gelemeyen yoldaşlara oradaki tartışmaların, gündemlerin aktarımını yapmıştık. Ve heyecanla İzmir’de nasıl bir çalışma yürüteceğimizin planlamasını yapmıştık birlikte.
“Reyhaneh biziz, biz Ariniz!”
25 Kasım için, o dönemde IŞİD çetelerine karşı mücadelede özneleşen Arin Mirkan’ı, İran’da kendisine tecavüz eden bir istihbaratçıyı öldürdüğü için idam sehpasına dimdik giderek, kadınların cesareti olan Reyhaneh’i ve Kobane’ye giderken sınırda devlet tarafından katledilen Kader Ortakaya’yı şiar edinmiştik. “Reyhaneh biziz, biz Ariniz” şiarıyla belirlediğimiz pilot bölgelerde çalışmalarımıza başlamıştık.
Ege Üniversitesi’nde ve Narlıdere mahallesine gitmek üzerinden planlamalar yapmıştık. Gamze’yle birlikte üniversitede stand açmıştık. Katledilen kadınların fotoğraflarıyla çevrelediğimiz standımız, genç kadınlar tarafında ilgiyle karşılanmıştı. Tabi bu ilgi karşısında rahatsız olan sivil polisler standımız taciz ettiği sırada Gamze’yle birlikte standın etrafından uzaklaştırıp, kampüs içerisinde kadınlarla teşhir etmiştik.
Narlıdere mahallesine gittiğimizde elinden mor spreyi hiç bırakmayan Gamze; biz 25 Kasım günü kadınları sokağa çıkmaya davet ederken, Gamze’de bu daveti yazılamalarla duvarla taşımıştı. Aynı zamanda ev ev kadınları ziyaret ettikten sonra, bir yerde soluklanıp pankartımızı hazırlamıştık. Kadınları 25 Kasım’da sokağa çağırdığımız dev bir pankart yaparak, mahallenin tepesinden sallandırmıştık. Gamze hiç tereddüt etmeden o tepeye çıkmış, elektrik direğine tırmanmıştı bile. Tepelere olan sevdasını biliyorduk. Ve o tepeye çıkınca pankartın yanından zafer işareti yapan kareyi ölümsüzleştirdik.
O fotoğrafı çalışmalarımızın arka kapağı yaparken, senin erken gidişinin ardından kullanacağımız hiç aklıma gelmemişti. Evet saklamıştım seninle olan fotoğraflarımızı. Ama hatıra niyetine. Bu kadar erken gidişinin ardından duyduğum öfke karşısında, nasıl paylaşırdım gülüşünü eksiltmediğin fotoğrafları. Ama sen bizim zihnimizde gülüşünle vardın, ardında yine sakladığımız öfkemiz yine bir yanımızda dursun. Attığımız her sloganda, mor spreyimizi tüketerek yaptığımız her yazılamada ve sallandırdığımız her pankartta senin adın ve mücadeleni yaşatacağız Ekin’im.
Yarım kalan sloganı tamamlamak
25 Kasım akşamı Alsancak’ta şiddete karşı ses çıkarma eylemi vardı. Kadınlarla birlikte Alsancak Garı’nda buluşma kesmiştik. Mavi dövizlerimiz ve sloganlarımızla alandaydık. Ve Gamze’nin elinden hiç eksik etmediği mor spreyi yanındaydı. Garda toplanıp yürüyüşe geçmiştik. Kadınların isyanı alkış ve zılgıtlarla sürerken yürüyüşümüz Azra Sokakta devam ediyordu. Gamze bir aralık bulmuş “Reyhaneh biziz, biz Ariniz” sloganını yazıyordu. Tam o sırada dükkan sahibi bir genç Gamze’ye yönelerek onu engellemeye çalışıyordu. Gamze ise sloganın yarım kalmaması için çaba sarf ediyordu. Adamın engellemesi fiziki bir müdahaleye dönüşünce elimizdeki döviz sopalarıyla adama vurmuştuk. Kadınlarla birlikte adamı teşhir ederek alandan çıkardık. Kadın dayanışmasıyla birlikte; bir kez daha erkek şiddeti karşısında direniyorduk. Gamze bu dayanışmanın coşkusunu “Yaşasın Kadın Dayanışması” sloganını attırarak yaşıyor ve utangaçlığını geride bırakıyordu. Daha sonra sen gençliğin birkaç etkinliğine katıldın. Sonrasında İzmir’e az gelmeye başladın. Birbirimiz az görüyorduk. Dağlara olan sevdanı da bahar yaklaştıkça daha sık dile getirir olmuştun. Seninle uzun uzun bu sevda üzerine sohbet eder olmuştuk.
2015 yılı Dersim’de köy çalışmaları sürerken senin bir ara Dersim’de olduğunu duydum. Ve beni görmek için haber bırakmıştın. Fakat biz o sıralar köylerde çalışma yürütüyorduk. Nereden bilebilirdim ki gideceğini. Biz köylerdeyken sen çoktan dağların yolunu tutmuşsun. Kadınların isyanını özgürlüğe taşımışsın. Bedeni çırılçıplak köy meydanında teşhir edilen Ekin’in ismini alarak; kadınların bedenlerinden utanmadığını isyan etmişsin.
Dağların Ekin’i, Özlem ve Zilan’la birlikte Aliboğazı’nda isyana duran kır çiçekleri olmuşsunuz. Şimdi sizi ölümsüzlüğe uğurlarken, özgürlük yürüyüşümüz devam ediyor. Yarım kalan gülüşleriniz, sloganlarınız isyanımızda yankılanıyor. Gözünüz arkada kalmasın yoldaşlar; kadınların isyanı sizin sesinize karışıp göğe yükseliyor…
Kaynak: Yeni Demokrat Kadın