Düşlerimizi Gerçek Kılacak Adres; Kaypakkaya
“Biz Kaypakkaya’nın durdurulamaz, teslim alınamaz, devrimci bilinçle dolup taşan çizgisine olan inancımızla bugünün her görevinin üstesinden gelecek kudrete sahibiz, devrim mücadelesine atılmak isteyen her gencin bu düşlerini zamanla heba edeceği değil gerçek kılacağı adresi olacağız”
15 Mayıs 2024
Statükonun, sistem içi mücadelenin yetmediği her genç için Kaypakkaya bir adrestir. İçinden geçtiğimiz dönemde reformizmin yükselişi, sendikaların pasifist, sınıf işbirlikçisi durumu hareketli olan gençlik kitlelerine yetmiyor. Doğal olarak ilk etapta gençlik, yönünü daha militan bir mücadeleye dönüyor.
Burada ’71 devrimci çıkışının önderleri ve onların ardılları ilk örgütlenme adresidir. Bu gerçeklikten ve onun yaratacağı sonuçlardan korkan devlet, her ne kadar mücadeleye atılma potansiyeli taşıyan gençliğin rotasını bozmak için her türlü ideolojik, politik, pratik saldırıyı gerçekleştirse de devletin gücü bu gerçekliği değiştirmeye hiçbir zaman yetmemiştir.
Bugün içerisinden geçtiğimiz dönemde daha iyi bir şekilde görüp anlayabiliyoruz ki, ülkede devrim iddiası olan, sömürüye karşı başkaldırmaya karar veren, mücadeleyle bir oyuncakla ilişkileniyor gibi değil gerçekten devrim iddiasıyla ilişkilenen herkesin yolu ’68 devrimciliği ve ’71 çıkışındaki militan çizgiyle buluşmak zorundadır.
Bu anlamıyla Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya ve onların isimleriyle anılan devrimci çizgiler, devrimci mücadelemiz içerisinde hala günceldir ve sistemin tüm dayanaklarının dışına taşan yönleriyle devrimci mücadeleye atılan herkes açısından güncel olacak, mücadele içerisinde hep canlı kalarak yaşayacaktır. Sistem her ne kadar bilinç bulandıracak “alternatifler”in önünü açsa da gençliğin mücadele edeceği rotayı dahi belirlemeye odaklansa da Türkiye devrimci hareketinin henüz aşılamamış en berrak ve net çizgisini ifade eden ’68 devrimciliği ve ’71 çıkışındaki iddia ve kararlılığı, bunun günümüze, geleceğimize yansıyan, taşınan gücünü yenememektedir.
Ancak Kaypakkaya açısından öyle bir yön daha vardır ki, sistem tarafından her ne kadar saklanıyor, her an burjuvazinin kapsamlı saldırılarının hedefi oluyorsa da, onu anan herkes düşmanla burun buruna geliyor olsa da, Kaypakkaya ülkedeki önemli sorunlara ilgi duyan her gencin karşısına devrimci bir çıkış yolu olarak beliriyor.
Kaypakkaya’nın ortaya koyduğu temel tezler; Kemalizm, ulusal sorun, ülkenin kurtuluşunu inşa edecek temel yollar, o ana kadar devrimci mücadele adına kabul gören her yanlışı tepe taklak eden ezber tanımayan çizgisi ’71 içerisinde de yeniden ideolojik bir ayrım yaratmaktadır. Bu ayrımlar özgürlüğün yolunu arayan, özgürlüğün yolunu adımlamak isteyen her genç için her dönem, her an Kaypakkaya’yı daha fazla tanımaya, onun görüşlerinin temelini oluşturan MLM’yi ama bunun içinde de Maoizm’i daha fazla öğrenmeye, daha fazla anlamaya sevk etmektedir.
Devletin “en tehlikeli” fikirler olarak kodladığı ve bugüne kadar saklamaya, gizlemeye çalıştığı Kaypakkaya’nın fikirleri, sınıf mücadelesine dair bulanık her suyu berraklaştırmanın, yanlış inşa edilen her düşünce düzlemini doğru rotaya çekmenin, henüz tohum halinde olan mücadele dinamiklerini açığa çıkarmanın parolası oldu.
Ezen sınıfların yapısı, resmi ideoloji ve Kemalizm gerçekliği, ulusal sorun Kaypakkaya’nın en berrak şekilde ortaya koyduğu meseleler olarak ülkenin sınıf mücadelesi bakımından hep gündemde olan konuları olmaktadır. Doğal olarak sınıf mücadelesine ilişkin bir derdi olan her genç Kaypakkaya’nın devrimci tartışmalarına daha fazla ilgi duymaktadır.
Bugün ise kısa süre içerisinde klasik Kemalizm’in yeniden yükselişi, daha fazla gündem oluşu, komprador burjuvazinin, sermayenin neo-Kemalizm’e değil klasik Kemalizm’e daha fazla sarılan hali, doğrudan bir şekilde bu sömürücü sermaye düzeni ile karşı karşıya gelen her genç için Kaypakkaya’yı adres olarak öne çıkarmaktadır.
Bu özüyle, her ne kadar dokunan yanıyor olsa da, devrim ateşiyle yanıp tutuşan her genç için Kaypakkaya bir kıvılcım bir meşale olmaktadır.
Bugün, kitleler kıpırdanmaya başlarken, burjuvazi türlü oyunlarını devreye sokuyor, AKP-CHP üzerinden bir sulh arayışının adımları atılıyor, sarı sendikalar yoluyla teslimiyetçi çizgi kitlelere yayılmak isteniyor, reformizmin önü açılıyor, parlatılıyor. Buna rağmen kitleler bir arayış içerisindedir.
Bize düşen ise Kaypakkaya çizgisini ülkenin her yanına yaymak, onu her toplumsal süreçte doğru temellerde yeniden tartışmak, kitlelerden beslenerek kitlelere Kaypakkaya çizgisini yeniden sunmaktır. Bunu başarabilirsek, kitlelerin devrimci arayışına doğru temelde yanıt olmuş oluruz. Devrim mücadelesinin sadece bu yönü bile zorlu ve yoğun bir çaba isteyen bir süreçtir. Bugün devrimin çok yönlü görevlerinin üstesinden gelmeye çalışırken, İbrahim Kaypakkaya’yı ve onun komünist çizgisini daha geniş kitlelere tanıtmayı, daha geniş kitlelerin elinde devrimci bir eylem kılavuzuna dönüştürmeyi başarmalıyız.
Geçmişe göre bugün daha geniş kitlelerin devrim mücadelesine daha fazla ilgi duymaya başladığı bir dönemdeyiz. Böylesi bir dönemde bugünün somut görevlerinden biri bilinç taşıyacak devrimci öznelerin bilinçlenmesi olmaktadır. Bu bilinçlenme ise Kaypakkaya ve onun devrime önderlik edecek hareketinin yarım asırdır yarattığı pratik ve politik değerlerinin içselleştirilmesiyle, öğrenilmesiyle ve uygulanmasıyla başlar.
Biz Kaypakkaya’nın durdurulamaz, teslim alınamaz, devrimci bilinçle dolup taşan çizgisine olan inancımızla bugünün her görevinin üstesinden gelecek kudrete sahibiz, devrim mücadelesine atılmak isteyen her gencin bu düşlerini zamanla heba edeceği değil gerçek kılacağı adresi olacağız.