Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishane’de bulunan siyasi tutsaklar Coşkun Akdeniz, Yaşar Eriş ve Veli Özdemir, gönderdikleri mektupla 24 Haziran seçimlerine dair düşüncelerini belirttiler.
“Kitlelere yabancılaşmış, kitlelere rağmen siyaset ‘üreten’ bir hareket kendi gerçekliklerine de yabancılaşmış, yapay devrimcilik dışında üretebilecek bir şeye sahip olamaz” diyen tutsaklar HDP’nin desteklenmesinin doğru karar olduğunu vurguladılar.
Seçimlerin yaklaştığını belirten tutsaklar yazdıkları mektupta, şunları dile getirdiler: “Seçim sat-ı mahalline girdik. Egemen sınıf kliklerin içinde bulunduğu yönetme krizi yönetebilir olmaktan çıkmış durumda… Döviz kurlarındaki yükseliş ekonomik krizi daha daha da derinleştiriyor. Sürekli yükseltilen vergiler, özelleştirmelerle şeker fabrikalarının satışları, faiz oranlarındaki artışlar çare olmuyor. AKP borç çevirimini yapabilmek için sıcak para girişini sağlama derdine düşmüş bunun için İngiltere’de emperyalist mali sermayeye büyük kar garantileri vermekle meşguller. Bu durum ulusal sorunun baskısı altında politik kaosun kapısını da açmaktadır. Ekonomik ve siyasi gelişmeler yönetme krizini her gün biraz daha boyutlandırarak sistemin yapıtaşlarını oynattığı bir atmosferde erken seçime gidiliyor.
İşçi sınıfının, köylülerin, emekçilerin, Kürt halkının, kadınların, Alevilerin, ezilen sınıf, ulus, inanç ve cinslerin, cinsel kimliklerin üzerindeki baskılar OHAL koşulları altında sıradanlaşarak günlük yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Ezilen-sömürülenlerin hak alma mücadelesi başta sokaklar olmak üzere her alanda yasaklanmış, patronlar için en demokratik eylemler, hak ve talepler zor yöntemiyle baskı altına alınmıştır.”
“Kitlelere rağmen siyaset yapay devrimcilik üretir”
“Siyasal zeminde önemli değişikliklerin yaşanacağı bir süreçten geçiyoruz. Faşizmin yönetme sorununu daha fazla merkezileşerek aşmaya hazırlandığı bu süreçte kitleleri kazanmak ve değiştirici, devrimci gücünü açığa çıkartmak için öncelikli görev kitlelere dokunan, gerçek gündem ve sorunlarına odaklanan bir politik çizgiden geçiyor” diyen tutsaklar kitlelere yabancılaşmış, kitlelere rağmen siyaset “üreten” bir hareketin kendi gerçekliklerine de yabancılaşmış, yapay devrimcilik dışında üretebilecek bir şeye sahip olamayacağına vurgu yaptılar. Mektupta şu cümleler yer aldı:
“Günün objektif koşulları doğru değerlendirilmelidir. Basma kalıp bir şekilde genel doğruları tekrarlamak doğrunun tekrarı değildir. ‘Genel doğru’ dediğimiz şeyler pratiğinin tarihsel evrimlerinden geçerek oluşmuş tecrübeler birikimidir. Onu doğru yağan şey toplumsal yaşamın pratik canlı hücreleri içine nüfuz etmesi halidir. Toplumsal pratik günün koşulları ile birlikte değişim içinde devinim halindedir. Bu açıdan bu durumu gözardı ederek üretilen bir siyaset kitlelere bağ kuramaz, çünkü kitlelerin sorunları yapay değil gerçektir.”
“HDP’yi desteklemek parlamentonun devlet içindeki konumunu değiştirmez”
Günün koşulları içinde HDP’nin desteklenmesinin doğru bir politik tavır olduğuna dikkat çeken tutsaklar, “Seçimlere katılmak, HDP ve adayının desteklemek devletin niteliğini ve parlamentonun devlet aygıtı içindeki yeri-konumunu değiştirmez. Bizler parlamentonun yarı-feodal yarı-sömürge ülkelerdeki işlevinin bilincinde olarak politika belirleriz. Parlamentoya gerçek işlevi dışında bir anlam yüklemek, parlamentoyu yoksul emekçisi halkın, Kürtlerin baskı altında tutulan inançların sorunlarının çözüleceği yer olarak görmek MLM’ler açısından imkansızdır. Ama sınıfın çıkarları doğrultusunda parlamentoyu da gerektiğinde kullanılacak bir olan olarak görmek MLM dışı değildir. Ustaların bu konuya dönük yaklaşımları açıktır, Bolşevikler 3. Duma’ya katılırken de bu böyleydi, boykot ederken de…” sözleriyle mektuplarını sonlandırdılar.