Ölümsüzlerimizi Anıyoruz!

Ölümsüzlerimizi Anıyoruz!

Devrim ve Sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenlerimiz büyük bir amaç uğruna yaşamlarını feda ettiler. Onlar bizler için birer kutup yıldızı gibidir.

22 Ocak 2025

Ocak; Demokratik Halk Devrimi, Sosyalizm mücadelesinde güneşe uğurladığımız ölümsüzlerimizi andığımız ayın adıdır. Ocak ayı, öfkenin kavgaya dönüştüğü aydır. Ocak ayının son haftası, enternasyonal proletaryanın ve devrimimizin komünist önderlerinin yaşamlarını özgür bir gelecek uğruna feda ettikleri bir zaman dilimidir.

Emperyalizm ve proleter devrimler çağının usta Marksisti, enternasyonal proletaryanın öğretmeni, Sosyalist Ekim Devriminin önderi V.İ.Lenin ocak ayında ölümsüzleşti. Alman proletaryasının önderlerinden Rosa Luxemburg ve Karl Liebnecht Alman faşizmi tarafından ocak ayında katledildiler.

Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) kurucusu ve önderi Mustafa Suphi ve 15 yoldaşı Kemalistler tarafından ocak ayında katledildiler. Proletarya partisinin ilk kadın şehidi Meral Yakar, halk ordusu komutanı Ali Haydar Yıldız ocak ayında ölümsüzleştiler. Hrant Dink de ocak ayında katledildi.

Demokratik Halk Devrimi ve Sosyalizm mücadelemizde ocak ayının proletarya partisi açısından önemi vardır. Bunun önemi ülkemizde ve dünyada güneşe uğurladığımız ölümsüzlerimizdir. Ölümsüzleşenlerimizin tarihlerine baktığımızda hep Ocak’ın 24’ü ve sonrasına denk gelmesi nedeniyledir ki ocak ayının son haftası parti ve devrim şehitleri haftası olarak anılmaktadır. Bu haftada gerçekleştirdiğimiz anmalarda, onları unutmadığımızı, mücadelemizde yaşattığımızı yineleriz ve sahiplenme ve hesap sorma bilincinin geliştirilmesini amaçlarız.

1920 yılında Mustafa Suphi önderliğinde kurulan TKP’den 50 yıl sonra Türkiye’deki ihtilalci devrimci çizginin temsilcisi olarak ortaya çıkan İbrahim Kaypakkaya yoldaş, 1973 yılının Ocak ayında yaralı olarak yakalandığı Dersim’den Amed’e getirilerek işkenceli sorgulara alınır.

Üç ay kadar süren işkenceler sonucunda 18 Mayıs’ta katledilir. Yoldaş Kaypakkaya, üç ay boyunca komünist kararlılığından bir santim bile geri adım atmayarak partisine, proletaryaya ve halka bağlılığın en güzel örneğini verdi. Böylece ”ser verip sır vermeyen” bir yiğit olarak Türkiye halklarının bilincinde hak ettiği yeri aldı.

Proletarya partisinin kurucusu, kuramcısı, önderi Kaypakkaya yoldaş, öğrenci gençliğin boykot ve direnişlerinde, köylülerin toprak işgallerinde, işçilerin grev çadırlarında ezilenlerle birlikte olmuş, özellikle de 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişlerine bizzat katılmış ve buralardan dersler çıkarmıştır. Mao’nun bir öğrencisi olarak onun ”kitleleri örgütlemek bir siyasettir” politikasının Türkiye’deki uygulayıcısı olmuştur.

1973 yılının Ocak ayında yaralı olarak yakalandığı Dersim’den Amed’e getirilen Kaypakkaya yoldaşın işkencedeki komünist tavrından dolayı devletin istihbarat güçleri onu bir an evvel ortadan kaldırmak için harekete geçerek işkencede katlederler ama işkenceciler onu öldürmekle amaçlarına ulaşamadılar. Aradan geçen 52 yıla rağmen onun düşünceleri, mücadelesi ardıllarına, işçi sınıfına yol göstermeye devam ediyor.

Çünkü o, Amed zindanında işkencecilere şöyle haykırmıştı: “Esasen biz komünist devrimciler, prensip olarak siyasi kanaatlerimizi ve görüşlerimizi hiçbir yerde gizlemeyiz. Ancak örgütsel faaliyetlerimizi, örgüt içerisinde bizimle birlikte çalışan arkadaşlarımızı ve örgüt içerisinde olmayıp da bize yardımcı olan şahıs ve grupları açıklamayız. Kişisel sorumluluğum açısından gerekeni zaten söylemiş bulunuyorum. Ben buraya kadar anlattıklarımı samimiyetle inandığım Marksist-Leninist düşünce uğruna yaptım. Ve sonuçtan asla pişman değilim. Ben bu uğurda her türlü neticeyi göze alarak ve can bedeli bir mücadeleyi öngörerek çalıştım ve neticede yakalandım. Asla pişman değilim. Bir gün sizin elinizden kurtulursam gene aynı şekilde çalışacağım.”

İbrahim Kaypakkaya’da her şey, bir tek şeye, tek bir yüce amaca, devrimin soylu amaç ve politikalarına kilitlenmişti. Bu yüce ve haklı dava için, karanlık olanı aydınlığa çevirmek için ”yaşam ve ölüm devrimi tabi olmalıdır” şiarını kendinde somutlaştıran bir önderdi.

Ölümsüzlerimizin devrim ve sosyalizm uğruna yaşamlarını ortaya koydukları en somut örnek önder Kaypakkaya yoldaştır.

İbrahim Kaypakkaya, devrim ve sosyalizm davasının en temel özelliklerini kendisinde cisimleştirenlerdendi, dünyayı değiştirmek, dünyanın Türkiye parçasını değiştirmek için yoldaşlarıyla yola çıkmışlardı.

Kaypakkaya yoldaşın bu ideolojik-politik mevzilenişi sadece ardılları açısından değil işçiler, emekçiler açısından da izlenen/izlenecek yol olmuştur.

İbrahim Kaypakkaya’nın bu ideolojik-politik duruşu sadece ardılları açısından değil, işçiler, emekçiler açısından da tarihsel bir önem taşımaktadır. TC devletinin hakim sınıflarının sözcüleri, yazılı ve sözlü medyanın yazar-çizerleri tarafından ne kadar gizlenmeye, saklanmaya çalışılsa da onun varlığını ve sevgisini halkın gönlünden silip atamadılar/atamazlar. O, saklanmaya çalışılan bir meşale olmasına rağmen inatla sınıf mücadelesine ışık tutmaya devam etmektedir.

Demokratik Halk Devrimi ve Sosyalizm yürüyüşümüzde Ocak ayının proletarya partisi açısından özel bir anlam ve önemi vardır. Bu anlama niteliğini veren şey, gerek ülkemiz ve gerekse de dünya komünist hareketi açısından bu ayda yitirdiğimiz şehitlerden dolayıdır. Bu durum, bu ayın bir şehitler ayı simgesi haline gelmesinde temel ve belirleyici etken olmuştur.

Devrim ve Sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenlerimiz büyük bir amaç uğruna yaşamlarını feda ettiler. Onlar bizler için birer kutup yıldızı gibidir. Ölümsüzlerimiz en önde ödenmesi gereken bedeli ödediler. Onların bıraktığı yerden mücadeleyi devam ettirmek, haksızlığa, zulme ve faşizme karşı mücadelemizde ölümsüzlerimizin bize bıraktığı fedakarlık ve azimden öğrenerek mücadeleyi yükseltme görevleriyle karşı karşıyayız.

Bu hafta; kapitalist dünya düzeni gereğince uluslar esasına göre yüzlerce coğrafya parçasına bölünmüş yeryüzünün ve onun Türkiye adıyla anılan ülkemizin komünist ve devrimcilerinin, farklı kulvarlarda devrim kavgasında kahramanca toprağa düşenlerin bizlere bıraktıkları onurlu değerlerin ne anlama geldiğini bir kez daha bilincimize kazımamız gereken haftadır. Şehitlerimizi andığımız bu ayda enternasyonal proletaryanın öğretmenlerinden Marks, Engels, Stalin ve Mao Zedung’u bir kez daha anıyoruz.

Aynı zamanda ülkemizde devrim ve sosyalizm mücadelesinde güneşe uğurladığımız devrimci mücadelenin önder kadrolarından Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Ulaş Bardakçı, Baba Erdoğan, Mahsun Korkmaz, Mazlum Doğan, Kemal Pir ve adını sayamadığımız yüzlerce güneşe uğurladıklarımızı bir kez daha anıyoruz. Mücadelelerini mücadelemiz olarak sahipleniyoruz.