“Kayyum”un Kısa Tarihi

 “Kayyum”un Kısa Tarihi

“AKP-MHP faşist iktidarına kayyumla ilgili geri adım attırılacaksa bu parlamentodaki yasal değişikliklerle ilgili çaba ve arayışlardan çok Van direnişinde olduğu gibi sokaklardaki, meydanlardaki direniş ve mücadele sonucu olacaktır”

7 Temmuz 2024

2019 yılından bu yana Kürt illerinde belediyelere kayyum atayarak halkın iradesini gasp eden AKP-MHP faşist iktidarı, 31 Mart yerel seçimlerinde de DEM Parti adayı Abdullah Zeydan’ın yüzde 55 ile kazandığı Van Büyükşehir Belediye Başkanlığını vermeyerek mazbatayı ikinci sıradaki AKP’li adaya verdi. Ama AKP’nin yargı yoluyla Van’da yapmış olduğu müdahaleye Van halkı ve dostları direnişle yanıt verdiler. AKP iktidarının yargı darbesine halkın birleşik mücadelesiyle yanıt verildi.

Van halkı valinin yasağına rağmen basın açıklamaları, protestolar, yürüyüşler yaptılar. Halk sokağı işgal etti, esnaf kepenk kapattı, on binler yürüyüşe geçti. Sadece Van’da değil İstanbul, Çanakkale, İzmir, Manisa, Muğla, Bodrum, Adana, Eskişehir, Ankara vb. çok sayıda şehirde gösteri ve yürüyüşler yapıldı.

Sendikalar, demokratik kurum ve kuruluşlar vb. kayyum atamasına karşı tutum takındı. Sahiplenme ve direniş her yere yayıldı. Direnişin daha fazla büyümesinden endişelenen AKP-MHP faşist iktidarı, geri adım atarak mazbatanın Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararıyla Abdullah Zeydan’a verilmesi kararını istemeyerek de olsa aldırttı.

AKP-MHP faşist iktidarının Van belediyesine kayyum atama girişiminin topyekün bir direnişle püskürtülmesinden üç ay gibi bir zaman geçmemiş olmasına rağmen bu kez de yerel seçimlerde sandıktan başarıyla çıkan DEM Parti Hakkari Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınarak yerine Hakkari Valisi Ali Çelik, kayyum olarak atandı. M.Sıddık Akış’ın gözaltına alındığı saatlerde belediye binasına polis baskını yapılarak binada arama yapıldı.

Polis, binada arama yaparken belediyenin bulunduğu cadde ve etrafındaki sokaklar trafiğe kapatıldı, belediye binasının önüne de polis ve asker getirilerek barikatlar kuruldu. Hakkâri Belediyesine kayyum atanmasının hemen ardından da olası protesto ve gösterilerin engellenmesini engellemek amacıyla Diyarbakır’da ve çok sayıda Kürt ilinde eylem ve etkinlikler de dört gün süreyle yasaklandı.

Yerine kayyum atanan M.Sıddık Akış hakkında uzun bir süreden bu yana devam eden/bekletilen bir soruşturma Belediye Başkanı seçilmesinden hemen sonra öne alınarak önce gözaltına alındı ve hemen mahkemeye çıkarılarak aynı duruşmada da 19 yıl 6 ay hapis cezası verilerek zırhlı bir araçla Van Hapishanesine gönderildi.

İşin ilginç yanı M.Sıddık Akış daha mahkemeye çıkmadan yani ceza alıp almayacağı daha belli olmadan Hakkari Belediyesine kayyum atanmasıdır!

15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile cumhurbaşkanına Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) yoluyla mecliste devre dışı bırakılarak yasa değişiklikleri yapabilme yetkisi verildi. Yine 1 Eylül 2016 tarihinde imzalanan 674 sayılı KHK ile de belediyelere kayyum atama yetkisi valilik ve kaymakamlara verildi.

İşte bu kararın hemen ardından belediyelere yönelik 11 Eylül 2016’da başlayan kayyum atamaları, Kürtlerin yerel yönetim deneyimlerine, kadınların kazanımlarına yönelik bir gasp etme saldırısı olarak AKP-MHP faşist iktidarı tarafından tarihe kara bir leke olarak not edilmiş oldu.

AKP-MHP faşist iktidarı tarafından başlatılan süreci şöyle özetleyebiliriz; KHK’ye dayandırılarak Demokratik Bölgeler Partisi’nden (DBP) seçilen belediyelere 11 Eylül 2016 tarihinde kayyum atanmaya başlandı. 3 Büyükşehir, 7 il, 63 ilçe ve 22 belde olmak üzere toplam 95 DBP’li belediyeye kayyum atandı ve görevden alınan belediye başkanlarından 93’ü de tutuklanarak hapishanelere gönderildi.

Yine 674 sayılı KHK ile 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde tüm engelleme, gözaltı ve tutuklamalara rağmen Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) seçilen belediye başkanlarının yerine de kayyum atandı. Seçimlerden hemen dört ay sonra 19 Ağustos 2019’da Van, Diyarbakır, Mardin başta olmak üzere toplam 48 belediyeye kayyum atandı.

Onlarca belediye eşbaşkanı gözaltına alınarak tutuklandı. Bu kişiler belki de belediye başkanı seçilmeselerdi ne gözaltına alınacaklardı ne de tutuklanıp hapishanelere konulacaklardı!

Kayyum, Kürt ulusunun iradesine saldırıdır!

AKP-MHP faşist iktidarının kayyum atamalarına karşı öne sürdüğü argüman, Kürt bölgelerindeki belediyelerin “dağa para aktardıkları” propagandasıdır.

Elbette bu yalan ve demagojik söylemden başka bir şey değil. Böyle bir iddia faşizmin kendi hukuku tarafından da kanıtlanabilmiş değil. Kaldı ki kayyum atamalarında başvurulan yöntem, faşizmin kendi yerel yönetimler yasasına dahi uymamaktadır.

Herhangi bir sebeple görevden alınan belediye başkanının yerine belediye meclisi kendi içinden seçimle bir belediye başkanı seçmesi öngörülmesine rağmen, Kürt illerinde bu yöntem uygulanmamaktadır. Çünkü belediye meclisinde de çoğunluk Kürt ulusunun iradesini yansıtmaktadır.

Dolayısıyla Kürt illerindeki kayyum atamalarında faşizm kendi yasalarına bile uymamaktadır. Bu nedenle kayyum atamalarının yasal bir tercihten çok doğrudan siyasal bir hamle olduğu açıktır. Amaç Kürt ulusunun iradesinin gasp edilmesidir.

Diğer yandan bu gaspla yereldeki ekonomik ranta ve gelirlere el konulmaktadır. Asıl mesele Kürt ulusunun yerel yönetimlerde kendi kendini yönetmesine yönelik faşizmin saldırısı ve tahammülsüzlüğüdür. Egemen ulusun ezilen Kürt ulusu üzerindeki ulusal imtiyazlarının korunması politikasıdır.

AKP-MHP faşist iktidarı tarafından yaşama geçirilen kayyum atamalarının en fazla saldırdığı alanlardan birisi de kadın mücadelesidir. Kürdistan da yaşama geçirilmeye çalışılan eşbaşkanlık sistemine yönelik saldırının arka planında bu amaç da vardır. Kürdistan’da 2006’dan itibaren uygulamaya konulmaya çalışılan Eşbaşkanlık sistemi ve kadınların kazanımları kayyumların ilk hedefi olmuştur.

Eşbaşkanlık sisteminin yanı sıra kayyumlar eliyle yerel yönetimlerde elde edilen tüm kadın kazanımları da hedef alınmıştır. 2016 yılında atanan kayyumlar ilk olarak kadın sığınma evlerini kapattı. Kadın çalışanların birçoğu görevden uzaklaştırıldı, birçoğu da sürgün edildi. Kadın konukevleri, kadın kütüphaneleri kapatıldı. AKP iktidarı kadın düşmanı yüzünü kayyumlarla biraz daha açık etmiş oldu.

DEM Parti ise belediyelere kayyum atama gaspının yasal kılıfı olarak 2016 yılında KHK ile yapılan düzenlemenin değiştirilmesi için TBMM’ne yasa teklifinde bulundu. DEM Parti’nin önerisinde; ”KHK ile sadece halk iradesiyle seçilmiş belediye eşbaşkanlar görevlerinden alınıp belediyeler gasp edilmiş, yine halk iradesiyle seçilmiş belediye meclisleri, encümen ve komisyonlar da atanmış memurların kontrolüne bırakılmıştır. 2016’dan bu yana kayyum uygulaması Kürtlerin yoğunlukla yaşadığı illerde seçim sonuçlarını hükümsüz bırakmış ve böylelikle Kürt halkını yurttaşlık haklarından mahrum etmiştir” diyerek kayyum atamalarının yasal kılıfı olarak kullanılan KHK’nın değiştirilmesini talep etti.

Ancak “anlaşılır nedenlerle” bu öneri iktidar partisi ve ortakları tarafından reddedildi.

31 Mart yerel seçimlerinde Kürt halkı darbeci, gaspçı AKP-MHP faşist iktidarına karşı büyük bir seçim başarısı kazanarak kayyumları geri göndermişti. Bu durumu hazmedemeyen iktidar yenilginin intikamını almak için belediyelere kayyum atama saldırılarını çeşitli bahanelerle gündeme getirmeye başladı. Van’da direnişle geri çekilen kayyum saldırısı bu kez Hakkari’de yaşama geçirilmeye çalışılıyor.

Kayyum saldırısına karşı tüm DEM partili belediyelerin önünde nöbet eylemleri başlatıldı. İzmir, Ankara, İstanbul, Adana vb. büyükşehirlerde basın açıklamaları, mitingler, yürüyüşler yapılıyor. Sendikalar mitingler örgütlüyorlar.

Hakkari Belediye Başkanı M.Sıddık Akış’a 19 yıl 6 ay hapis cezası verilmesi ve Van Hapishanesi’ne konulmasından hemen sonra DEM Parti’den belediye meclis üyeliğine seçilenler parti binasında yaptıkları toplantıda belediye eşbaşkan vekilini seçtiler. Belediye meclisi oybirliğiyle belediye eşbaşkanı olan Viyan Tekçe’yi belediye eşbaşkan vekili olarak belirlediler. Bir deklerasyon yayınlayarak kamuoyuna duyurdular ve “Kayyumu tanımıyoruz” dediler.

Burada altı kalın bir şekilde çizilmesi gereken bir gerçek var ki, Kürdistan illeri dışında görevden alınan belediye başkanının DEM Parti’nin dışındaki partilerden olduğu 15 belediyeye bugüne değin kayyum atanmadığı, belediye meclisinin seçimle yeni başkanını seçtiği bir gerçeklik olarak durmaktadır.

Bu gerçeklik çoğunlukla Kürt ulusunun yaşadığı yerlerde, bölgede kayyuma dönüşmektedir. Kayyum siyaseti, AKP-MHP faşist iktidarının Kürdistan’da belediyelere çökme politikasıdır.

AKP-MHP faşist iktidarına kayyumla ilgili geri adım attırılacaksa bu parlamentodaki yasal değişikliklerle ilgili çaba ve arayışlardan çok Van direnişinde olduğu gibi sokaklardaki, meydanlardaki direniş ve mücadele sonucu olacaktır. Bunun yolu ise Birleşik devrimci mücadelenin örgütlenmesi ve yükseltilmesinden geçmektedir.