Uluslararası Komünist Hareketin Genel Durumu ve Görevlerimiz

Uluslararası Komünist Hareketin Genel Durumu ve Görevlerimiz

“Güncel bağlamda uluslararası komünist hareket içinde de anti-MLM anlayışların daha fazla boy göstermesi, devrimci proletaryanın komünist hareketin genel çizgisindeki ısrarını, ilkeli duruşunu gerekli ve zorunlu kılıyor.”

16 Şubat 2025

Emperyalist kapitalizmin genel saldırılarına karşı uluslararası komünist hareketin birliği için çaba sarf etmek tüm komünist güçlerin ortak görevidir. Bu görevin layıkıyla yerine getirilmesi öncelikle enternasyonal alandaki çalışmalarımızın diğer tüm faaliyetlerimizin önemli bir parçası olduğu gerçeğini bilince çıkarmakla mümkün olabilir.

Bugün uluslararası komünist hareket hem sınıf mücadelesi cephesinde dağınık ve zayıftır. Hem de kendi arasında var olan farklı anlayışları giderecek, ortak noktalarını netleştirecek ilkeli ve seviyeli bir tartışma yürütme pratiğinden uzaktır. Elbette ki, bu yetersizliklerin giderilmesi için yürütülen belli çabalar vardır. Bu çabaların somut sonuçlar üretmesi tam da yukarıda işaret ettiğimiz gibi, var olan dağınıklığın giderilmesiyle ve komünist güçlerin bulundukları ülkelerde sınıf savaşımı içinde aktif bir rol oynamalarıyla sağlanabilir. Bu görevler, karşılıklı olarak birbirini besler. Bir alandaki başarı diğer alandaki gelişmeyi olumlu yönde tetikler. Tıpkı herhangi bir coğrafyada gelişen komünist hareketin genel olarak dünyada yürütülen komünizm mücadelesine sunmuş olduğu olumlu katkı gibi. Keza, komünist hareketin ilkeli bir temelde yürüteceği tartışmalarla kendi aralarındaki farklılıkları netleştirmesi, ortak noktalar üzerinde birleşerek sınıf düşmanlarına karşı demokrasi, bağımsızlık ve sosyalizm mücadelesini geliştirmesi diğer önemli görevlerden biridir. Bu görevler yerine getirildiği oranda, devrim ve sosyalizm mücadelesi ezilen halklar, uluslar cephesinde somut bir olgu haline gelir.

Yine güncel bağlamda uluslararası komünist hareket içinde de anti-MLM anlayışların daha fazla boy göstermesi, devrimci proletaryanın komünist hareketin genel çizgisindeki ısrarını, ilkeli duruşunu gerekli ve zorunlu kılıyor. Enternasyonal proletarya için dün olduğu gibi bugün de devrimci ilkelerin özeti şudur: Bütün Ülkelerin İşçileri ve Ezilen Halkları Birleşin. Emperyalizme ve her türden gericiliğe karşı halk demokrasisi, bağımsızlık, sosyalizm ve komünizm için mücadele edin. Çünkü gerçek bir barışın, demokrasi ve özgürlüğün yolu, emperyalist kapitalizmi ve suç ortaklarını tarihi sahnesinde yok etmekten geçer.

Enternasyonal proleter güçler tek tek ülkelerde somut koşullara uygun olarak politika belirlediği gibi, aynı bilimsel yöntemi, dünyada durum analizinde de izlemek zorundadır. Bu anlamıyla uluslararası proletaryanın emperyalist savaş tehlikesine karşı, en geniş temelde anti-emperyalist birleşik cephe kurma faaliyetlerinde yoğunlaşması, kitleleri harekete geçirebilecek pratikler üzerinde kafa yorması güncel bir görevdir.

Proletarya partisi, en üst karar mekanizmalarında hem komünistlerin birliği hem de “emperyalist savaşa ve faşizme karşı birleşik cephenin kurulması” konularında net tanımlamalarda bulunarak görevler belirlemiştir. Yeniden bu görevlerin birkaçını hatırlatma gereği duyuyoruz:

Uluslararası alanda MLM partiler gündemde olan üçüncü emperyalist paylaşım savaş tehlikesine karşı sorumluluklarını yerine getirmek için birleşmeli ve önderlik etmelidir.”

Hiç kuşkusuz bu görevin asgari düzeyde yerine getirilmesi, MLM partiler arasındaki ilişkilerin daha örgütlü bir hale gelmesiyle mümkündür. Proletarya partisinin “Komünistlerin birliği geleceğin değil, bugünün sorunudur ve proletaryanın enternasyonal bir örgüte ihtiyacı vardır” değerlendirmesi, bu nesnel gerçekliğin somut bir ifadesidir. Açık ki, “an”ın görevlerine odaklanmadan, anın görevlerini yerine getirmeden, yarına veya geleceğe dair somut analizlerde bulunmak veya hedefler belirlemek zordur. Çünkü, görevlerin somutluk kazanmasında, pratik deneyimlerin-eylemli süreçlerin oynadığı tarihsel önem asla göz ardı edilemez.

Bu yönlü atacağımız her olumlu adımın, uluslararası tarihi tecrübelere yaslanması, o süreçlerden öğrenmeyi içermesi oldukça anlamlıdır. Her hâlükârda bu öğrenme eylemi, bugünkü dünya siyasetini bilimsel bir tarzda çözümleme ve buna uygun olarak somut görevler belirlememize katkılar sunacaktır.

Bu bakış açısından hareketle şu tarih tecrübeleri hatırlatmakta fayda görüyoruz: “Uluslararası komünist hareketin genel çizgisini saptamada çıkış noktasını, bir bütün olarak dünya siyaseti ve ekonomisinin ve dünyadaki somut ilişkilerin (gerçek koşulların), yani günümüz dünyasının temel çelişmelerinin sınıf bakış açısı ile somut olarak tahlil edilmesi oluşturur.”

Devamla “Somut bir sınıf tahlili yapılmazsa, ya da bir takım yüzeysel görüntüler keyfi bir şekilde ele alınırsa ve sübjektif ve temelsiz sonuçlar çıkarılırsa, uluslararası komünist hareketin genel çizgisine ilişkin doğru sonuçlara varmak mümkün değildir. Ve Marksizm – Leninizm’den tamamen farklı bir yola girmek kaçınılmazdır.” (Uluslararası Komünist Hareketin Genel Çizgisi Hakkında Polemik, s. 12)

Yukarıda çizilen genel çerçevenin günümüzde de dikkate alınması gerekir. Yani dünyadaki siyasal ve ekonomik durum, devrim ile karşı devrim arasında değişen güç dengeleri, temel çelişmeler, baş çelişme vb. analizlerde sapmalar olursa, enternasyonal proletaryanın emperyalizm ve dünya gericiliğine karşı mücadelesi de sakatlanarak zayıflar.

Her şeyden önce bugün dünyada güçler dengesi bakımından, koşullar geçici de olsa ezilen dünya halkları, ulusları aleyhinde bir durum teşkil etmektedir. Bu, nesnel bir durumdur. Durumun böyle olması şu temel ve başlıca çelişmelerin varlığını ortada kaldırmaz. Dünyada temel çelişme, emek sermaye çelişmesidir. Bunun yanı sıra emperyalizm ile ezilen uluslar ve ezilen halklar arasındaki çelişme, emperyalist ülkelerde burjuvazi ile proletarya arasındaki çelişme, emperyalistler arası çelişme varlığını korumaya devem eden ana çelişmelerdir.

Enternasyonal proletarya an itibariyle mevcut çelişmeleri göz ardı ederek objektif bir değerlendirme yapamaz, somut görevler belirleyemez. Bu çelişmelerin reddi, özünde sınıf mücadelesinin reddidir. Bu yönlü her türlü anti- MLM anlayışa karşı MLM çizgide ısrar, devrimde ısrardır. Komünist hareket, özü itibariyle enternasyonalisttir. Bu anlayışa uygun olarak enternasyonal cephedeki görevleri yerine getirme çabasında ısrardır.

Diğer önemli bir başlık ise; emperyalist merkezlerde işçi ve emekçilerin, emperyalistlerin bağımlı ülke halklarına karşı izlemiş oldukları sömürücü – işgalci politikalara karşı alacağı tutumdur. Diğer bir ifadeyle sömürge-yarı sömürge ülke halklarının tüm bu haydutluklara karşı geliştirdiği veya geliştireceği haklı ve meşru mücadeleye karşı emperyalist merkezlerdeki sınıf bilinçli proletaryanın-emekçilerin sergileyecekleri pratik tutum, tarihsel bir öneme sahiptir.

Lenin yoldaşın Komünist Enternasyonal’in II. Kongresi’nde işaret ettiği şu gerçekler, günümüze de ışık tutmaya devam ediyor.

Avrupa’da ve Amerika’da sermayeye karşı mücadele eden işçiler, bu sermayenin ezdiği yüz milyonlarca ‘sömürge’ kölesiyle sımsıkı ve tamamen birleşmezlerse, ileri ülkelerdeki devrim hareketi, gerçekte, basit bir aldatmacadan ibaret kalır.” (age, s. 19)

Bu değerlendirmeden hareketle güncel bağlamda iki önemli gerçeğe ve aynı zamanda göreve işaret edebiliriz: Birincisi, başta da işaret ettiğimiz gibi, bugün uluslararası komünist hareket örgütsel olarak dağınık, sınıf mücadelesine müdahalede, yani alternatif olarak devrim seçeneğini emekçi yığınlar içinde maddi bir güce dönüştürmede zayıftır. Bu zayıf halin başta batı Avrupa olmak üzere emperyalist merkezlerdeki sınıf bilinçli proleter güçlerin çalışmalarına yansımaması düşünülemez. Tüm bu zayıflıklara, komünist güçler içinde ezilen ulusların mücadelesine karşı yaklaşımda içine düşülen bazı hatalı tutumlara rağmen, sunulan destekler, mücadeleyi sahiplenici pratikler anlamlı ve değerlidir. Bu nedenle proleter hareketin, Batı Avrupa’da başta enternasyonal proleter güçler olmak üzere, devrimci çalışmalarını yürüttüğü her ülkede ilerici ve devrimci güçlerle ilişkiler kurması, kavga yoldaşlığını geliştirmesi enternasyonal niteliğinin bir gereğidir. Keza var olan MLM güçlerle ise, koordineli bir çalışma için daha özgün ve somut adımların atılması gerekir.

İkincisi, emperyalist savaş ve faşizme karşı mücadelede en geniş cephelerin kurulması için, sınıf bilinçli proleter güçlerin aktif tutum almaları şarttır. Bilindiği gibi, emperyalist merkezlerde, sömürge ve yarı-sömürge ülke halklarına karşı yürütülen sömürücü-işgalci politikalara karşı çıkan, yeri gelince sokaklara dökülen on binlerce işçi ve emekçi kitle vardır. Bu kitlelerin daha ileri bir mücadele çizgisine çekilmesi, iradi ve devrimci bir çabayı gerektirir. Anti-emperyalist, anti-faşist cephelerin kurulup geliştirilmesi de bu çabaların yoğunluğuna ve istikrarlı bir tarzda yürütülmesine bağlıdır.