
Suriye’de Yeni Çatışma ve Riskler
“Bugün gelinen durum şunu çok açık göstermektedir; HTŞ’nin çetelerden ve onun çete başlarından oluşan askeri ve sivil iktidarıyla Suriye’nin gerçekte bölünmüş olduğu ilan edilmiş durumdadır.”
14 Şubat 2025
Suriye’de uzun yıllardan bu yana iktidarda olan Beşar Esad’ın devrilmesinden sonra iktidarı ele geçiren HTŞ lideri Ahmet El Şara, “başkan” ilan edildi.
HTŞ, 29 0cak’ta Şam’da bir “Zafer Konferansı” düzenledi ve bu konferansta Ahmed El Şara, devlet başkanı olarak seçildiği duyuruldu. Konferansın bileşimi ise tamamen cihatçı çete başlarından oluşuyordu. Bu konferansa katılanların içerisinde Suriye’de yaşayan halklardan Kürtlerin, Dürzilerin, Alevilerin temsilcileri yoktu. Konferansın bileşimi tamamen selefi cihatçı çete başlarının katılımından ibaretti. Bu katılımcıların büyük bir çoğunluğu ise Suriye ve Irak’taki kafa kesme, adam yakma, insan kaçırma, tecavüz ve işkence gibi suçlara karışmış kişiler. Colani’yi yeni adıyla Ahmet El Şara’yı Suriye devlet başkanı olarak seçen konferansın bileşimi bu.
Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi 29 Ocak’ta Şam’da gerçekleştirilen bu konferansa tepki gösterdi. Bu konferansta alınan kararları tanımadığını ilan etti. Suriye’de yaşayan tüm etnik ve dini bileşenlerin ortak alacağı kararlarla Suriye’nin geleceğinin belirlenebileceğini belirterek HTŞ’nin etrafına topladığı savaş suçluları ve çete başlarıyla Suriye’nin geleceğini belirleyemeyeceği yönlü açıklamalarda bulundu.
Bugün gelinen durum şunu çok açık göstermektedir; HTŞ’nin çetelerden ve onun çete başlarından oluşan askeri ve sivil iktidarıyla Suriye’nin gerçekte bölünmüş olduğu ilan edilmiş durumdadır. HTŞ iktidarı, Suriye’de yaşayan diğer etnik ve dini grupları dışlayarak oluşturulmuş bir iktidardır. Kürtlere, Dürzilere ve Alevilere yönetimde yer verilmemiştir.
Suriye Arap Cumhuriyeti Devlet Başkanı olarak ilan edilen Ahmed El Şara, ilk yurtdışı ziyaretini Suudi Arabistan’a yaptı. Ahmed El Şara’nın bu ziyaretini hem uluslararası bir destek arayışında bulunduğu gibi en önemlisi de yeni kurulan geçiş hükümetinin memurlarına bile verebileceği maaşları için kasada para olmadığından dolayı ekonomik olarak borç, maddi destek arayışı olarak değerlendirmek gerekiyor.
Ahmed El Şara, Suudi Arabistan ziyaretinin hemen ardından ikinci ziyaretini Türkiye’ye daha doğrusu R.T.Erdoğan’a yaptı. R.T.Erdoğan, ”Kardeşim Şara” dediği Colani’yi getirmesi için Cumhurbaşkanlığı uçaklarından birini göndermeyi de ihmal etmedi. R.T.Erdoğan, “Kardeşim Esad”dan sonra şimdi de Colani’ye ”Kardesim Şara” dedi. R.T.Erdoğan, Birleşmiş Milletler kararıyla “terör örgütü” üyesi olarak aranan aynı zamanda ABD’nin başına 10 milyon dolar ödül koyduğu Colani’yi Beştepe Sarayı’nda Devlet Başkanı olarak karşıladı. Devlet Başkanı olarak resmi törenle karşılanan Colani, canlı bomba eylemlerinden sorumlu bir birimin başında olan ve birçok sivilin katliamından birinci dereceden sorumlu bir kişidir ve bu eylemlerini “gençlik hatası olarak değerlendirmektedir. R.T.Erdoğan ile Colani’nin görüşmesine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile MİT Başkanı İ.Kalın ve Suriye geçiş hükümeti Dışişleri Bakanı Esad El-Şeybeni katıldı.
Suriye’deki HTŞ yönetiminin başı Colani Türkiye ziyareti öncesi Syria TV’ye bölgedeki gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu. Silahlı grupların orduya entegrasyonuna değinen Colani, SDG ile görüşmelerin sürdüğünü belirtti. “Kuzey Doğu Suriye sorununu çözmek için SDG ile görüşmeler yapılıyor” diyen HTŞ lideri Türkiye’nin “PKK’nin varlığından endişe duyduğunu” ekledi ve Ankara’dan süre istediklerini söyledi. SDG ile uzlaşmaya varma konusunda “zamana ihtiyaçları” olduğunu ifade etti. Colani ayrıca SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ile geçtiğimiz günlerde biraraya geldiklerini ve prensipte Savunma Bakanlığı’nın bir parçası olmak istediklerini ancak bazı şartlarının olduğunu söyledi ve ayrıntıların görüşülmesi gerektiği ifadelerini kullandı.
R.T.Erdoğan, Ahmed El Şara ile ilk buluşmasını “Stratejik Ortaklık” olarak ilan etti. TC devletinin, Suriye’nin yeniden inşasında ordunun eğitiminden, savunmada ortaklığa kadar her türlü yardımı yapacaklarını, destek vereceklerini ifade ettiği basında yer aldı. Yine bu görüşmede kararlaştırılanlardan birinin de Türkiye’nin Suriye’de iki askeri üs kurma, Suriye hava sahasının Türkiye’nin savaş uçaklarına açılacağı, Şam’a olan tren yolunun yeniden hayata geçirileceği, SDG sorununu çözmek için HTŞ’ye her türlü katkıyı verecekleri beyanlarında bulunulduğu basına sızan haberler arasında yer aldı.
R.T.Erdoğan, Ahmed El Şara ile el sıkışıp belirli konularda anlaşsalar bile her ikisi de ABD Başkanı Donald Trump’tan olur almadan hiçbir şey yapamayacaklarının farkındalar. Yani her ikisi tam da bundan dolayı yeni başkan koltuğuna oturan D.Trump’un tavrını bekliyorlar.
İsrail, Golan Tepelerini işgal ettikten sonra 8 Ekim sonrası girdiği Kuneytra, Dera ve Şam kırsalından çıkmak istemiyor. Şam’a 20 km. kadar gelmiş durumda. Öte yandan İsrail’in, Suriye’nin bütün askeri varlıklarını yok ettiği biliniyor. İsrail şimdi de işgal ettiği yerlerden Suriye’deki yeni yönetimin “çık diyecek” bir askeri güce sahip olmasını istemiyor. Diğer yandan şu anda Suriye’de işgalci bir güç olan siyonist İsrail devleti de yeni bahanelerle ABD askeri varlığının sürmesini istiyor. İsrail, Suriye’de işgal ettiği yerlerde güvende kalabilmek için ABD’nin varlığının caydırıcılığı işini kolaylaştırıyor.
R.T.Erdoğan ise tam tersi Trump’tan SDG’ye desteğini sonlandırmasını istiyor. HTŞ lideri Colani ile ilişkileri geliştirmesinin, onu sarayda ağırlamasının nedenlerinden biri de bu diyebiliriz. R.T.Erdoğan’ın Trump’tan isteği; “Siz Suriye’den askerlerinizi çekin, biz de HTŞ ile IŞİD’in icabına bakarız, hapishaneleri de denetim altına alırız” olarak özetlenebilir. HTŞ lideri Colani de R.T.Erdoğan’la aynı düşüncede. Yani HTŞ, Uluslararası Koalisyon’dan IŞİD çetelerinin tutuldukları hapishanelerin Şam yönetimine devredilmesini istiyor.
TC’nin Rojava’ya saldırısı sürüyor!
Faşist TC devletinin ve denetimindeki SMO çetelerinin, Kuzey Doğu Suriye’ye yönelik kara ve hava saldırıları ise devam ediyor. 8 Ocak’tan bu yana Tışrin Barajı’nda 23 sivil katledildi, 220 sivil yaralandı. Özellikle Tışrin Barajı ve Karakozak Köprüsü’ne yönelik şiddetli saldırılar gerçekleştiriyor. Gerçi baraj çevresindeki köylerde SMO güçleriyle SDG ve YPJ güçleri arasındaki çatışmalarda SMO çeteleri ağır kayıplar veriyor. Tışrin Barajı, Kuzey Doğu Suriye halkının yaşam kaynağı; su ve elektik buradan elde ediliyor. Bu nedenle halk su ve elektriğini korumak için barajda nöbet tutuyor. TC devlet güçleriyle SMO çeteleri hava saldırılarıyla halkı barajdan uzaklaştırmak ve barajı işgal etmek istiyor. Barajın ve Karakozak Köprüsünün işgaliyle Kobane’nin güney batıdan da çevrilmesi sağlanmış olacak, Kobane’nin işgali için de adım atılmış olacak. Tüm bu saldırı ve bombalamalara karşın Kuzey Doğu Suriye halkı 8 Ocak’tan bu yana ölümü göze alarak Tışrin Barajı’ndaki direniş nöbetini sürdürüyor.
Öte yandan 6 Şubat günü HTŞ’ye bağlı Genel Güvenlik Kuvvetleri’nin Afrin’e girdikleri ve Afrin’deki SMO’ya ait karakolların kapatılacağı haberi basına yansıdı. Afrin’e girip SMO’ya ait karakolları kapatma girişimleri SDG ile yapılan görüşmelerle ilgili olduğu ifade ediliyor. Yani SDG güçlerinin devlete entegrasyonu ile ilgili müzakerelerin bir sonucu olduğu görülüyor. Kendisini devlet başkanı olarak seçtiren Ahmed El Şara, TC devletinin “Zeytin Dalı Harekatı”yla işgal ettiği ve zorla göç ettirdiği Afrinlilerin geri dönüşünü kolaylaştıracağını ifade etmişti.
R.T.Erdoğan ile Ahmed El Şara ile görüşmelerinin hemen sonrasında böyle bir hamlenin gerçekleşmesi önümüzdeki süreçte Suriye’de bu ikilinin gerçekleştirecekleri hamlelere hazırlık olarak görmek gerekiyor. Ancak Suriye’de iktidarın değişmesiyle birlikte çatışmasızlığın hakim olacağı büyük bir yanılgıdır. Özellikle iktidarın teslim edildiği selefi cihatçı HTŞ çetesinin Suriye halkının bir bütününü kapsayacak durumda olmadığı gerçeği varken, yeni çatışmaların ve çelişkilerin yaşanması olasıdır.