Kaypakkaya Devrimin Güncelliğidir; Çelik Aldığı Suyu Unutmadı!
Katledilişinin 47. yılında İbrahim Kaypakkaya’ya ilişkin bir açıklama yapan Partizan, “Kaypakkaya ezilenlerin kutup yıldızı olmaya devam ediyor” dedi.
13 Mayıs 2020
“Sınıf mücadelesinin engin denizinde, herhangi bir özne değil; işçi sınıfı ve ezilen halkların siyasal iktidar mücadelesini başarıya ulaştırmak üzere, gerçekle ilişkilenen, gerçeği değiştirme eylemine kalkışan bir özne olarak yerini alan önder yoldaş İbrahim Kaypakkaya’yı ölümsüzlüğünün 47. yılında anıyoruz. Bugün açısından dünyada ve Türkiye’de yaşanmış olan, değişimlere tanık oluyoruz.” sözleriyle başlayan açıklamada, Covid-19 pandemisinden hareketle, Kaypakkaya’nın gelişmeleri ele alışına dair vurgular yapıldı:
““Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” söylemlerinin çokça dillendirildiği, devrimci ve komünist hareketin kitleler ile bağını kuracak araç ve yöntemlerin fazlaca tartışıldığı bu dönemde; Kaypakkaya’nın değişimi anlama ve onu değiştirecek pratiği yerine getirmedeki duruşunun bizler için anlamlandırılması yani somutta karşılığını bulmasını sağlamamız gerektiği açıktır!
Bunun için mükemmeliyetçiliğe, bekle-görcülüğe asla tenezzül etmeyen; en ileri ile bağ kurup, onunla da yetinmeyip en ileriyi değişime zorlayarak gelişimin bir parçası yapan Kaypakkaya yoldaşın, yöntemini kavrama yani pratiğe geçirmede tereddüt etmememiz gerektiğinin farkındayız.
Keza sınıf mücadelesinin, pandemi devam ederken ve sonrasında keskinleşeceği ortadadır. Çok değil pandemiden birkaç ay önce dünya genelinde yayılan genişleyen halk isyanlarını konuşmaktaydık. Önümüzdeki dönemde emperyalist-kapitalist sistemin yoğun saldırılarına karşı gelişen isyanların oluşma potansiyeli ortadadır.
Sistemin temsilcileri, bu öngörü ile hareket ederek dünya genelinde kazanılmış haklara saldırarak kendilerince gelişebilecek kitle hareketlerine önlem almaya çalışmaktadır. Düzenin kendisini böylesine bir sürece hazırladığı bu dönemde, bizlerin yani devrim iddiası olanların, Kaypakkaya yoldaşın “aceleciliği” ile hareket etmesi gerekmektedir.
Bu aceleciliğin, değişimi anlamada, ona biçim vermede ve hiç durmadan pratikle ortaya koymada gerçekleşmesi gerekmektedir. Kaypakkaya yoldaşın kısa ama bir o kadar zengin hayatında, bizlere öğrettiği en önemli şey kitlelerden öğrenmektir. Önder yoldaş, kitle hareketlerinin içerisinde yer almış, bu eylemini, kendi doğrularını onaylamak için değil kitlelerden aldığı bilgileri berraklaştırmak tam anlamıyla onların öğrencisi olarak teorik sistematiğe dökmek için gerçekleştirmiştir.”
“Yarının taşıyıcı dinamiği olacak ırmakların peşindedir!”
Açıklamada,Kaypakkaya’nın toplumsal gelişmeler bağlamında yarına damgasını vuracak ve taşıyıcısı olacak dinamikleri keşfetmeye çalıştığına dikkat çekildi;
“Kaypakkaya, henüz coğrafyamızda tarih sahnesine çıkmamış bulunan Kürt Ulusal Özgürlük Hareketinin gelişim dinamiğini görmüş buna ilişkin gerek pratik gerekse de teorik anlamda yoğun bir çaba sarf etmiştir. Kaypakkaya, sadece bugün olanla ilgilenmez, o toprağın derinliklerinde yüzeye vurmak için yolunu arayan ve yarının taşıyıcı dinamiği olacak ırmakların peşindedir!
Bulunduğu her alanda, toplumsal değişimi ileri taşıyacak temel dinamikleri, sınıf ve tabakaları ya da başka bir deyişle çelişkileri yakalamak ister.
Her an, büyük bir değişim ve gelişim halindeki sınıf mücadelesini, ileriye taşıyacak, temel rayları bulma, onlara tutunma dahası zaman içinde de lokomotifi olma arzusundadır.
Bugün ardıllarının, MLM biliminin süzgecinden süzülüp gelen bu yöntemle Kürt ulusal sorununun coğrafyamızda ve Ortadoğu’da aldığı yeni biçimi, devrimci demokratik gelişim içindeki yerini ve Türkiye devrimi açısından anlamını analiz etmesi ve yeniden tanımlaması bu mirasın sürdürülmesinden başka bir anlama gelmez.
Ardılları, çelişkinin en yoğun, hesaplaşmanın en keskin olduğu noktayı tespit etme, bu çelişkilerin toplumsal yaşamdaki, sınıflar düzlemindeki karşılığını analiz etme derdinedir. Kürt ulusal sorununun, Türkiye devriminde kapladığı yere, bu düzlemde ittifaklar sorununa yaklaşımımız bu perspektiften beslenmekte, adımlarımız da buna göre şekillenmektedir.
Bu yaklaşımdan hareketle, Kadın özgürlük mücadelesi ve LGBTİ+ mücadelesinin, bugün devrimci demokratik harekete rengini veren gerek ideolojik gerekse de pratik anlamda onu ileri taşıyan karakteri de bize değişimin dinamiğine ilişkin çokça şey anlatmaktadır.
Önder yoldaş, değişimin dinamiğini, devrimin olanağını, tam olarak kitle hareketleri içerisinde aramıştır. Coşkulu, tutkulu, öğrenmeye aç bir militan olan Kaypakkaya yoldaş, kitlelerin iyi bir öğrencisi olarak girdiği her pratikten düşüncelerini daha belirginleştirmiş, daha geliştirmiş olarak çıkarken daha ileri pratiklerin hazırlığına koyulmuştur.
Buradan hareketle, bugünkü konjonktürde, yaşadığımız pandemi koşullarında; değişimin dinamiğini, devrimin olanağını kitlelerin andaki gerçekliğinde; onların bilincinde aramaktan, en ileri olanla buluşup, daha ilerisi için onu eyleme “zorlamaktan” vazgeçmememiz gerektiğinin bilincindeyiz. Çelişkilerin en yoğun olduğu yerde, kitlelere dokunmak, onlardan öğrenmek, öğrendiklerimizle beraber tekrar onlara dönmek için koşullar objektif olarak son derece uygundur!”
“Kaypakkaya yoldaş, ezilenlerin kutup yıldızı olmaya devam ediyor!”
Açıklamada, pandemi koşullarıyla birlikte açığa çıkan yeni duruma ve bunun kitlelerde yarattığı etkiye de dikkat çekildi.
“Pandemi’yi, su alan gemilerini limana ulaştırmak için güçlü bir rüzgâra dönüştürmek isteyen emperyalist kapitalist sisteme ve onunla dolaysız bir şekilde bağlı olan komprador burjuvazi ve toprak ağalarının iktidarına dur diyecek yegâne güç kuşkusuz; isyancı kitlelerin politik öncüsüyle buluşan çelikten yumruğu olacaktır.”sözlerine yer verilen açıklama şu sözlerle sona erdi:
“Bunun gerçek kılınabilmesi adına, devrimin olanağını sınıf mücadelesinin andaki koordinatlarında; işçi sınıfı ve ezilenlerin bilincinde, mevcut durumunda aramaktan vazgeçmeyeceğiz!
Pandemi, açık ki, işçi sınıfı ve ezilen kitleler için büyük bir işsizlik, yoksulluk ve yoksunluk yaratacaktır! Öfkeyi katlayacak, tepkiyi harlayacak ve kitlelerin sokağa akacağı bir süreci tetikleyecektir. Kitlelerin yaratıcı ve son derece yıkıcı gücünü açığa çıkarmak, onu örgütlemek ve daha ilerisi için eyleme “zorlamak” hedefimiz olacaktır.
Pandemi günlerinde, eve kapanan değil aksine mücadelenin esas sağlık tedbirlerinin zorunluluk olduğu bilinciyle; gerek en basit gerekse de en karmaşık örgütlenme modelleri ve yöntemleriyle; kitlelerin en yoksullarına, sistemin gadrine en fazla uğramış kesimlerine gitmekten; onlarla kaynaşmaktan bir an olsun imtina etmeyeceğiz!
Katledilişinin 47. yılında Kaypakkaya yoldaş, ezilenlerin kutup yıldızı olmaya devam ediyor!”