İstanbul: Partizan, Sosyalist Meclisler Federasyonu ve Yeni Dünya İçin Çağrı tarafından düzenlenen “Kriz ve şiddet sarmalında birleşik mücadelenin olanakları: Ne yapmalı” başlıklı forum, 28 Ekim Pazar günü Okmeydanı’nda bulunan Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Saygı duruşu ile başlayan etkinliğin amacına dair kısa giriş konuşması yapıldı. Giriş konuşmasında bu forumu ortak düzenleyen kurumların daha önce Kaypakkaya Sempozyumunu başarılı bir şekilde gerçekleştirdikleri ve bu deneyimin devamının getirilmesi anlamında bu forumun önemli olduğu dile getirdi.
“Krizi yaratanlar, krizin sorumlusu olanlar, krizin yükünü işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin sırtına yüklüyor. Zaman yalnız durma zamanı değil! Zaman bir araya gelmenin, birlikte iş yapmanın zamanıdır” denilen konuşmanın devamında, yaşanan krizin sonuçlarına dair yapılan vurguların ardından, “Bu forum ile amaçladığımız, derinleşen kriz ve faşizmin dizginsiz bir biçimde uygulandığı koşullarda, birlikte ne yapabiliriz? Saldırılara birlikte nasıl karşı koyabiliriz? İşçilerin, emekçilerin, ezilenlerin birleşik ortak mücadelesini nasıl örebiliriz?” denildi. Ardından sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi.
“3. Havalimanı direnişi tarihe yazılmıştır”
Direnişçi işçilerin konuştuğu bölümde ilk olarak Dev Yapı-İş Sendikası üyesi havalimanı işçisi Cemal Özder söz aldı. Özder, 14 Eylül’de açığa çıkan 3. Havalimanı direnişine geliş sürecini anlatarak, “Ben bir insan olarak utanıyorum, taleplerimiz kabul edilebilirdi. Genel Başkanımız neden hala tutuklu, İGA çıkıp özür diliyor” dedi.
Bu direnişin yayılacağını dile getiren Özder, sendikalara sahip çıkılması çağrısı yaptı. Tutsak arkadaşların işçilerin talepleri için hunharca gözaltına alındığı ve Silivri kamplarında tutsak edildiğini belirtti. “Bu dünya tarihine geçti, direniş ve devletin tavrı tarihe geçmiştir. Buradan Silivri zindanlarına selam gönderiyorum.” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.
Dev Yapı-İş Sendikası’ndan Hasan Oğuz söz alarak “3. Havalimanında olanlar birden bire ortaya çıkmadı, hemen her şantiyede yaşanan sorunlardır. En büyük sıkıntı taşeronlaştırma bunun önüne ise ortak bir araya gelerek çözebiliriz” dedi.
“Gücümüzü birleştirirsek başarabiliriz”
Direnişçi KHK mağduru Kenan Güngördü söz alarak, 3. Havalimanı direnişine dair yaptığı vurgunun ardından, 29 işçinin hala tutsak olduğunu dile getirdi. Güngördü, Özgür Karabulut ve tutsak işçiler için özgürlük isterken, Zeytinburnu Belediyesi’nde yaşadıklarını anlatarak, Ankara yürüyüşünü anlattıktan sonra çözümün birleşik güçle mücadele olduğunu dile getirdi. “Ortak güç haline gelirsek üstesinden gelebiliriz” diyen Güngördü, “205 gündür söylüyorum, bir suçum varsa ihraç edin diyorum ama yok, sadece muhalif olduğumuz için işimizden olduk” şeklinde sözlerini bitirdi.
KHK ile işinden edilen direnişçi işçilerden Sinan Yerdelen kendi sürecini anlatarak, “İşe iadem kabul edilmeme rağmen işe başlayamıyorum” dedi ve sözlerini “Flormar bir onurdur, 3. Havalimanı bir onurdur, Yüksel bir onurdur” şeklinde sürdürerek, egemenlerin korktuklarını sözlerine ekledi. Buna örnek olarak da Kenan Güngördü ile birlikte Ankara yürüyüşleri sırasında onlarca polisin kendilerini takip etmesini gösterdi.
“Grupsal çıkarlar bir kenara bırakılmalı, işçi sınıfına odaklanılmalı”
Forum verilen aranın ardından Alınteri adına Mürüvvet Küçük’ün söz alması ile devam etti: “Sosyal yıkım saldırıları karşısında nasıl bir mücadele yürütülmelidir diyerek bir araya geldik. Kriz artık gündelik yaşamda hissedilen bir durum halini aldı. AKP krizi yönetmek açısından artık belli bir planlama bile yapamıyor, dizginsiz bir devlet terörü ile bastırmaya çalışıyor.”
Krizin yapısal olduğunu ve egemenlerin krizi yönetebilme kabiliyetinden çok uzak olduklarını belirten Küçük, “Bu denli derin bir krize karşı, biz Alınteri olarak grupsal çıkarların bir kenara bırakılarak samimi bir şekilde işçi sınıfının talepleri doğrultusunda ortak mücadele hattının oluşturulması gerektiğini hep söyledik. Ancak birlikte iş yapamama hali bize engel olmaya devam etmektedir” dedi.
3.Havalimanı direnişine sözü getiren Küçük, 3. Havalimanı direnişinin kendiliğinden bir direniş olduğunu ve bundan sonra da kendiliğinden direnişlerin daha fazla yaşanacağını dile getirdi. Küçük, “Kazanabiliriz” duygusunun yeniden kazanılabileceği bir hat izlemek gerektiğini sözlerine ekledi.
“Yapmamız gereken faşizme karşı birleşik mücadeleyi örmektir”
Forumda, Yeni Dünya İçin Çağrı adına Çetin Deste söz alarak krizin esas sorumlusunun AKP’nin borçla ekonomi çarkını çevirmesi olduğunu belirtti, bir başka neden olarak ise diğer sermaye gruplarının finansmanı çekmesi olduğunu ekledi. “Kapitalizm var olduğu sürece kriz var olacaktır” diyen Deste, Türkiye’de faşizmin sürekli olduğunu ancak bazı dönemlerde faşizmin uygulama tonunun farklılaştığını ve burjuva demokrasinin hiçbir zaman burada yaşam bulmadığını belirtti.
“Bu durumu analiz ettikten sonra acil görevi yerine getirmemiz gerekiyor. Yapmamız gereken faşizme karşı birleşik mücadeleyi örmektir” diyen Deste, “Devrimci yurtsever kesimlerin asgari müşterekte buluşması gerektiğini belirterek, “Adına ne dersek diyelim birlikte mücadeleyi büyütmemiz gerekiyor. Koşullar el verdiği şekilde bir araya gelebilir, faşizme karşı forum gibi örnekleri geliştirilebilir. Güçleri bir araya getirmeliyiz. Durumumuz kolay değil, işçi sınıfı örgütlü değil örgütlenemediğimiz sürece de faşizme karşı ilerleyemeyiz” şeklinde konuştu.
“Saldırılara karşı mücadeleyi diri tutmak gerekiyor”
Etkinlikte söz alan HDP Amed milletvekilli Semra Güzel, T. Kürdistanı’nda yaşananları özetleyerek, kendisinin de bir KHK mağduru olduğunu dile getirdi, “Durumuza üzülemedik bile çünkü savaş şartları altındaydık” dedi. Güzel, “Ne yapmalı?” sorusunun çok anlamlı, tüm farklılıkların mücadele ile bir araya getirmenin elzem olduğunu dile getirerek, ”Bir hafıza yok edilmek isteniyor. Tek tipleştirme politikasına, asimilasyon politikalarına karşı mücadelede hafızayı diri tutmak gerekiyor” şeklinde sözlerini sürdürdü.
Ne yapmalı? sorusunun ardından “Nereden başlamalı?” sorusunun önem kazandığını belirten Güzel, zaman kaybetmeden sokakta, alanlar yer almanın, panelde konuşan işçilerin bunun ilk adımı atmış olduklarının altını çizdi. “Birlikte mücadele ederken bulunduğumuz yerlerde, evde, işyerlerimizde ortak mücadele alanları yaratmak gerekiyor. Üreten bir toplum yaratmamız ve bunun için kooperatifler kurmamız gerekli. Verilen demokrasi mücadelesiyle faşizme karşı mücadeleyi birleştirmek gerekiyor” diyen Güzel, OHAL ile birlikte 140 bin kişinin KHK mağduru olduğunu ve bu insanların ciddi travma yaşadıklarını vurgulayarak, buna karşı bireylerin içindeki korku iklimini atıp dayanışma ve kazanma duygusunu yerleştirmek gerektiğini sözlerine ekledi.
“Birlikte mücadele etmek dışında bir seçenek yok”
Partizan adına konuşan Rahime Karvar sözlerine, “Kitle ile bütünleşmeyen organizasyonların sonuç üretmediğini görüyoruz. Karşılıklı tartışmalarla buradaki sorumuzu zenginleştirmek isteriz” şeklinde başladı.
Dünya üzerinde, 2008’den bu yana emperyalist kapitalist ülkelerin kendileri açısından dengeleri bir türlü yerli yerine oturtamadığını dile getiren Karvar, dünyanın birçok yerinde savaşların, çatışmaların devam ettiğini sözlerine ekledi. Karvar, 2008’den bu yana Arjantin’den sonra dünyanın “en kırılgan ekonomiye sahip” ikinci ülke olan Türkiye’de 2018’in 3. Çeyreğinden itibaren ciddi bir ekonomik kriz ile karşı karşıya kalındığını aktardı ve egemenlerin buna çözüm bulmak için “100 Günlük Eylem Planı”, YEP gibi saldırılara giriştiğini söyledi.
Karvar, egemenlerin krizi emekçilerin sırtına yüklemek dışında kendilerini kurtaracak bir gelişme kaydedemediklerini dile getirdi ve nafaka ile kıdem tazminatı gibi çok daha ciddi saldırı dalgalarının devreye sokulduğunu sözlerine ekledi.
Karvar, Ortadoğu’daki gelişmelere değinerek, Suriye’de gelişen devrimin devrimci özneler üzerinde olumlu etkiler bıraktığını, Gezi İsyanı ve Kobane sürecinin devrim dinamiklerine dair ciddi veriler sunduğunu dile getirdi. Karvar, “Bizler bu iki isyanla şunu gördük: Devrim yapmak istiyorsak bu iki dinamiğe tutunmak, bu iki ateşten gömleği giymek zorundayız” dedi.
Devletin bugün Cumartesi Anneleri eylemlerine dönük yaklaşımlarında olduğu gibi sokağa çıkmanın, mücadele etmenin unutturulmaya, “kazanabiliriz” duygusunun yok edilmeye çalışıldığını belirten Karvar, Gezi İsyanı’nın ardından 7 ve 24 Haziran seçimlerinde biraraya gelen ilerici dinamiklerin bu duyguyu yeniden canlandırdıklarını belirtti. “Hiç kimse bugün tek başına bu faşizmin karşısında duramaz. Bu yüzden biraraya gelmeli, birlikte mücadelenin tüm alanlarında yan yana olmalıyız” diyen Karvar, sendikaların önderlik ettiği emek platformlarının da, Rojava’daki süreç içerisinde oluşan devrimcilerin yan yana durma pratiklerinin de bunun birer örneği olduğunu söyledi.
“Verilen mücadeleleri deneyimleri belleğimizdedir”
Forumda son olarak Sosyalist Meclisler Federasyonu’ndan Tahir Demirtaş bir konuşma yaptı. Yaşanan krize dair görüşlerini ifade eden Demirtaş, bu coğrafyada yaşananların dünyada yaşananlardan bağımsız ele alınamayacağını belirterek, devletin ezilen kesimlere baskı ve saldırıları devreye soktuğunu dile getirdi.
“Sermayenin kendini var olması için emekçileri baskı zor ile tahakküm etmek istemektedir, ancak eşyanın tabiatı gereği karşısında bir direniş bir mücadele bulacaktır. Devletin genel normlarını dikkate ele almadan krizi tartışamayız. Elbette egemenler çıkmaz içerisinde, AKP de çıkmaz içerisinde” diyen Demirtaş, kurulan platformların bir kaçı dışında iki yıl sürdürülebilmesinin dikkat edilmesi gereken bir şey olduğunu dile getirdi.
“Ne yapmalı, Neler yapmalı sorusuyla alakalı, bir gerçeği adıyla çağırmak bizi karamsarlığa itmemeli, çünkü tarih boyunca verilen mücadeleleri deneyimleri belleğimizde durmaktadır. Bunlar bize veri sunmaktadır, direnişler bize nasıl bir mücadele etmek gerektiğini göstermektedir. Ezilenlerin dinamiklerini açığa çıkarmakla mümkündür. Mücadele edenlerin ilk elden halk kitlelerin dinamiklerini harekete geçirmektir.”
Yoğun ilginin olduğu forum serbest kürsü ile devam etti
Soru-cevap bölümüne yoğun ilgi dikkat çekerken, 3. havalimanı işçileri tekrar söz alarak burada yaşanana iş cinayetlerinin altını çizdi ve bu noktada yaşanan dezenformasyona değinerek belgelerin karartıldığını ve ulaşılamaz kılındığını anlattılar. Ancak buna rağmen kendi imkanları ile elde ettikleri belgeleri devrimci ve ilerici basınla paylaştıklarını ama bazen “teyit” gerekçesiyle kimi tartışmalar yaşadıklarını söyleyen işçiler ve sendika temsilcileri burada ölümlerin olup olmadığını kanıtlama görevinin şirket ve devlete ait olduğunu, kendilerinin de gördükleri ve şahit olduklarını aktarmakla yükümlü olduklarını belirttiler.
Serbest kürsü bölümünde, söz alan konuşmacılar gerek kriz gerekse de birleşik mücadelenin önemi üzerinde durdu. Genel eğilim bu vb. birlikte iş yapma pratiklerinin artırılması gerektiği ancak aynı zamanda sokağa daha fazla yönelmek ve buranın zorlamanın önemi üzerine oldu.
Bu bölümde, rejim krizinin yaşanıp yaşanmadığı, yerel seçimlerde HDP’nin tutumu ve ne tür politikalara yoğunlaşmayı düşündüğü, faşizme karşı birleşik cephe başlıklarında kurumlara sorular soruldu. Proleter Devrimci Duruş ve KÖZ kurumları adına panele katılım sağlayanlar söz alarak paneli selamladı ve krize dair düşüncelerini paylaştılar.
Bu bölüm kurumların verdiği yanıtlarla sona erdi.