Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu bünyesinde gençlik çalışması yürüten Yeni Demokratik Gençlik’in merkezi kampında Münih davasından siyasi tutsak Müslüm Elma’ya yollanan mektuba ve fotoğrafa Elma, Jose Marti’nin dizeleriyle karşılık verdi:
“Aynı yalınlıkla ölmek isterim,
kırda bir çiçek gibi sakin, gösterişsiz.
Mum yerine yıldızlar parlasın üstümde, yeryüzü uzansın altımda sessiz.
Ben aydınlık ve özgürlük delisiyim,
varsın hainler gizlensinler soğuk bir taş altında.
Dürüstçe yaşadım ben, karşılığında
yüzüm doğan güneşe dönük öleceğim.”
“Karanlığa karşı yıldızlar görevini görmelidir gençlik”
“Sevgili yoldaşlar” diyerek mektubunu sürdüren Elma “karanlığa karşı yıldızlar görevini görmelidir gençlik” dedi: “Görünce gülen gözlerinizi ve okuyunca devrimci heyecanla yüklü sözlerinizi, Jose Marti’nin dizleriyle sizleri selamlamak istedim. Her daim umut ve cesaret yoldaşınız olsun. Evet, zor ve karanlık bir dönemden geçiyoruz. Bu karanlığa karşı yıldızlar görevini görmelidir gençlik. Olursa gençlik ‘aydınlık ve özgürlük delisi’, işte o zaman karanlık karanlığına gömülür. Karanlık korku demektir. Bilirsiniz, hiçbir korku bu kadar kötü değildir. Korkuyu, korku olmaktan mutlaka çıkarmalıyız. Çünkü kişisel kaygılarımızdan, korkularımızdan arındıkça devrimcileşiriz. Evet, zor seneler. Ama olursak umut ve cesaretle yoldaşlar, bu zorlukları birer birer aşarız. Unutmayın, bir devrimci için en büyük düşman karamsarlık ve umutsuzluktur.”
“Cesaretimiz de en az yükümüz kadar ağır”
“Bu süreçte bu kavramlardan uzak duracağız. Bu kavramların ruh verdiği her söyleme umut aşısı yapacağız. Bugün yeryüzünün egemenleri bu korku silahıyla bizi sindirmeye çalışıyorlar. Yüreğimizdeki insan sevgisini böylece yok etmeye çalışıyorlar. Buna karşı yanıtımız net olmalıdır. Tüm ezilenlerin yüreğini yüreğimizde, yükünü sırtımızda taşımak bizim varlık gerekçemizdir. Cesaretimiz de en az yükümüz kadar ağırdır. Egemenlerin yaymaya-estirmeye çalıştıkları korku rüzgarına karşı dağ gibi durur-durmak zorundayız.”
“Ne kadar saldırgansa o kadar da korkaktır”
“TC’nin başındaki katil, günü tehditlerle açıyor, tehditlerle kapatıyor. Bilin ki, ne kadar saldırgansa o kadar da korkaktır. Aslında onu bu kadar saldırgan hale getiren de korkularıdır. Bakınız, olur olmaz yerde Gezi direnişini sayıklıyor. Kim bilir, belki rüyalarında yeni Gezi direnişlerini görmüştür. Onun bu rüyalarını gerçeğe dönüştürmek, tüm mazlum yüreklerin görevidir. Hani derler ya ‘bu korku da ona yeter’. Hayır, yetmez. Türk-İslam sentezinin tosuncukları bu halkların gücünü göreceklerdir. Ezilen halkların derin öfkesi, eyleme-sese dönüşünce, tüm bu hainler korku rüyalarını görme fırsatını dahi bulamayacaklardır.”
“Sokaklarda yükselen direniş seslerine sesimizi katmalıyız”
“TC devleti bugün nerede yurtsever bir Kürt, devrimci, muhalif ve alternatif bir güç varsa orasını savaş cephesi olarak görüyor. Rojava’ya bu zihniyetle hücum ediyor. Hem mazlumların evine zorla giren zorba bir hırsız hem de dünyanın gözleri önünde bu hırsızlığına-zorbalığına meşruluk kazandırmaya çalışan bir arsız. Bu arsızların Osmanlı hayallerini direniş mevzilerine gömmek güncel bir görevdir. Hem meşru hem de insanidir. Bunun için bulunduğumuz her alanda direnişin merkezinde olan ulusal devrimci Kürt güçleriyle siper yoldaşı olmalıyız. Sokaklarda yükselen direniş seslerine sesimizi katmalıyız.” (ydg-online.org)