Kadın Cinayetlerine Karşı Birlikte Ses Çıkaralım!

 Kadın Cinayetlerine Karşı Birlikte Ses Çıkaralım!

Bakırköy’den tutsak bir Partizan son dönemlerde yaşanan kadın cinayetlerine dair gazetemize yazdı.

19 Ağustos 2025

Her gün 10 kadının katledildiği bir süreç epeydir yaşanırken bugünlerde televizyondan, gazetelerden kadın katliamlarını daha sık görmek çok fazla can sıkıcı oluyor.

Her geçen gün kadın cinayetlerinin artıyor ve unutulmaz biçimler alıyor oluşunun üstüne dört duvar arasında olmak beni daha çok öfkelendiriyor. İstanbul Sözleşmesi için verdiğimiz mücadele geliyor aklıma.

Çok güçlü bir mücadele vermemize rağmen yasa iptal edildi, kadına dönük şiddet ve katliamlar daha da artmaya başladı.

Hatta erkekler, açık bir şekilde, erkek-egemen devlete daha fazla güvendiklerini ifade etmeye başladı. Biz kadınlar hep bunu söyledik ancak anlatamadık.

İktidar, 2025’i ve hatta önümüzdeki bir yılı “Aile Yılı” ilan etti. Ancak dönüp baktığımızda, kadınlar daha çok aile ve hane içinde katledildi.

Bizler “Katiller Hanemizde” dedik ama erkekler, indirim ve infaz yasası derken yine sokaklara salındı. Kadınlar erkekler tarafından katledilirken erkekler; devlete, iktidara ve kadın düşmanı politikalara sırtını daha da fazla yaslamaya başladı.

Şişli’nin orta yerinde fail bir erkek, Bahar’ı katletti. Yaz mevsimi boyunca çok sayıda kadın her gün bir “yakını” tarafından katledildi. 18 yaşındaki Oya Budak, başka bir erkeğin cinsel saldırısına maruz kaldı, ardından nişanlısı olan Samet isimli fail erkek tarafından katledildi.

Ayşe Tokyoz ise ayrılmak istediği eski polis olan erkek Cemil Koç tarafından alıkonularak katledildi. Katil daha önce de Ece Gül Övezova’nın “şüpheli” ölümü nedeniyle suçlanmış ancak “delil” bulunamadığı için serbest bırakılmış. Cezasızlık politikası sonucu olarak onlarca kadın, erkekler tarafından katlediliyor.

İlan ettikleri “Aile Yılı”nda kadınlar katlediliyor ama kadınların hedefe konulan kazanımları tek tek ellerinden alınmak üzere her gün başka bir yasa, indirim, infaz ve mahkeme kararlarıyla karşılaşıyoruz. Örnek olarak Antalya Aile Mahkemesi, nafaka hakkını düzenleyen yasa için iptal istemi ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

İktidar bir süredir “süresiz nafaka hakkı” diyerek hedefe koyduğu ve adil olmadığını iddia ettiği nafaka hakkını kadınların ellerinden almaya çalışıyor. Nafakaya ek olarak kürtaj gibi kadınların birçok hakkına dönük saldırılar yaşanırken patriarkal sistem kendi gücünü pekiştirmek için çalışmasını sürdürüyor. Aile yılı ile güçlü toplum hedefi, bildirge, çalıştay vs. derken kadınlar evlerde, sokaklarda ölüme mahkum ediliyor. Ekonomik krizle birlikte kadına dönük sömürü derinleşmeye, kadına şiddet olarak dönmeye devam ediyor.

Benzer sonuçlar çocuk istismarında da çarpıcı boyutlara ulaştı. 2024 yılında çocuğa dönük suç işleme oranı da çok yüksek, mahkemeye taşınan 18 bin 884 dosya var. Verilere göre günde ortalama 18 tane çocuğa karşı istismar suçu işlendi.

Diğer taraftan istatistiklere suça sürüklenen çocuklara yönelik veriler de yansıdı. Suç işlediği gerekçesi ile 2024 yılında 134 bin 583 çocuk mahkemeye çıkarılırken bu sene ise şu ana kadar yaklaşık 78 bin 178 çocuk mahkemeye çıkarıldı.

Kadınlara, lubunyalara, çocuklara dönük benzer yığınla saldırı, baskı, düşmanlaştırıcı bir politikanın varlığından bahsedebiliriz. Tüm bu tablo içinde her gün gözümüzün önünde türlü şekillerde kadınlar katlediliyor.

Baskı altında tutulan toplum, toplumsal muhalefetin büyük eylemler, karşı koyuşlar organize etmemesi mümkün görünmüyor. Ancak kadınlar katledilirken, çocuklar istismara maruz bırakılırken, lubunyalar her gün düşmanlaştırıcı politikalarla hedefe konurken kadın hareketinin gücünü birleştirerek buna dur demenin yoluna yeniden girmeli, mücadelesini kadın cinayetleri etrafında birleştirilmelidir.

Nerede olursak olalım Ayşe Tokyoz’a yapılana karşı öfkemiz büyüyorsa, her katledilen kadın isyanımızı yeniden açığa çıkarıyorsa bir araya gelip yapacağımız bir şeyler vardır. İstersek eski yöntem, eski slogan, eski söylem olsun ama bir şekilde sesimizi çıkarmanın bir yolunu bulalım ve deneyelim.