Bu Topraklardan, Devrimin Tarihinden Bir Martager Geçti!
“Komutan Martager bir an olsun geriye dönüp bakmadı. Partisinin kararları daha yazıya dökülmeden hızlıca görev alanına ateş hızıyla gidenlerden oldu.”
24 Ocak 2025
Yaşamları kavga, idealleri özgürlük olanlar, yaşadıkları çağın ve dönemin özgürlük taleplerini, insani olan tüm isteklerini, geleceğe olan özlemlerini temsil ederler. Bundandır ki, şehitlerimiz ne dört tahta parçasına ne de mezarlıklara sığar. Biz Partizanlar onları mezarlıklarda aramayacağız. Onlar, özgürlük dolu hayallerimizin, sonu gelmez devrim kavgamızın zirvesinde, yanıbaşımızda bizimle birlikte sonsuza dek yaşamaya devam eden nar taneleridir.
Dikenli, zincirli ve sonu mutlak suretle ölümle bitecek yollarda düşen ölümsüzlerimiz, isimsiz kalabalıkların içlerinde sakladıkları sömürüsüz bir yaşam özlemidir. Onların özgürlük dili, gülen yüzleridir. Yaşam ve duruşlarıyla fikir ve kavgalarıyla, adaletsizliğe ve haksızlığa karşı yüksek itirazlarıyla zaman ötesi tahayyül edilen dünyanın resmini taşırlar bakışlarında. Toprağa düştüklerinde kabulü zor olan acıların, zulme ve haksızlığa karşı direnişlerin yaşayan-canlı resmidirler. Geride kalan, kaşları çatık öfkeli kalabalıkların Cihan’ı, Ünal’ı, Hrant’ı, Armenak’ı, Barbara’sı, Sefa’sı, Nubar’ı olurlar. Herkes aradıklarını onların kişiliğinde ve mücadele dolu fikir ve yaşamlarında bulur. Adaletsizliğe, haksızlığa karşı itirazlarında, isyan dolu haykırışlarında kendilerini bulur.
Komutan Nubar, Hrant gibi toprağa düştüğünde büyük bir insan kalabalığının zulme olan isyan duygularında kabul gördü. Çünkü o, soykırımcı zalimlere karşı özgürlük savaşımında halkın isyan ve adalet duygusunu temsil etti. Kuyuların dibinden halen duyulmaya devam edilen soykırım çığlıklarının hesabını soran Partizan oldu. Geride kalan Ermeni yetim çocukların paranın tanrılarına duydukları sonu gelmez isyanı oldu.
Komutan Nubar, soluk aldığı süre boyunca mütevazi, bir o kadar da fedakarlık dolu yaşamın yoldaş ismi oldu. O, her an cepheye, her an eyleme gidecek kadar hazır, her an namluya sürülü bekleyen adalet fişeği oldu. Bir an olsun elini silahının tetiğinden, gözünü düşmanın üzerinden indimedi. Bundandır ki gittiği, uzandığı, dokunduğu her Kürt, Ezidi, Arap, Asuri, Ermeni emekçisi onu herkesten çok sevdi. Onunla karşılaşan, tanışan, birlikte savaşan Türkiyeli her devrimci, farklı ülkelerin enternasyonalist savaşçıları ona büyük saygı duydu, derin bir sevgi taşıdı ve teredütsüz güvendi. Onun yaşamından ve düşman karşısındaki duruşundan, pratiğinden örnek aldılar. O herkesin hafızasına devrim ve sosyalizm ideallerinin derin izlerini bıraktı. Filistin’de, Kürdistan’da, Karabağ’da, Rojava’da özgürlük ve hakikat arayan derviş kılıklı bir filozof gibi dolaştı ve savaştı. Öyle derin bir iz bıraktı ki, zamanın gücü bıraktığı izleri silemez. O, sessizce derinden akan, sınırları korkusuzca delip geçen halkların devrim nehri gibi yaşadı.
Sıranın neferi, sıradışılığın komutanı
Komutan Nubar, sıradışı bir devrimciydi. Hiçbir kalıba ve dogmaya ya da öğretilmiş ezberlere sığmayacak kadar sınırsızlığın içinde yaşadı. Yaşamının her bir anı mutlak gelecek olan sosyalizmin ideallerini yaşatan yerde durdu. Onun olduğu her nokta, devrimin sarsılmaz direniş mevzisi gibiydi. Çok zaman suskun, sakin, duru ve kimseye kolay benzetilemeyen derviş hali birçok insanı yanılttı. Oysa Komutan Nubar, dünyayı, yaşamı, sömürü ve zulmü en derinden tanımlayan, sınıf savaşımının yasalarını en yalın tarzda açıklayan ve ne yapmamız gerektiğini Kaypakkayaca dile getiren bilge bir yoldaştı. Toprak ve demir kokan elleri ve öfke dolu eylemiyle mücadelenin en önünde namluya sürülü bir devrim fişeği gibi hazır yaşadı ve korkusuzca savaştı. Gerçekliği zorlayan abartı dolu cümlelere, manipülatif sözlere itibar etmez, iş yapmayıp da çok konuşanlara asla değer vermezdi. Herkesi savaşın ve devrimin mihenk taşında tartar, sınar ve sözünü söylerdi.
Devrimci savaşın Martager’i!
Patlayıcı hazırlarken, askeri bir eğitimde yoldaşlarına eğitim verirken, silah doldurup boşaltırken, nişan alıp hedefe yönelirken kendinden oldukça emin, bir o kadar sakin ve güven veren bir duruş içinde oldu. Ne bir acelecilik ne bir panik gösterdi ne de gösteriş zayıflığına düştü. Her daim Kaypakkaya yoldaşın, devrimin ve halkın dürüst, samimi komutanı gibi hareket edip yaşadı.
Gitmediği yere yoldaşının gitmesini istemeyecek kadar vicdan ve yüksek ahlak duygusu taşırdı. Devrimin yapılması gereken mutlak işlerine, herkesten önce o sarılırdı. Gitmesi gereken riskli yerlere herkesten önce o giderdi. Ne bir gürültüye zaman ne de gereksiz laflara aman tanımazdı. Emir ve talimatla değil savaşın yasaları ve kuralları içinde önde ilk yürüyen, dövüşen, savşçılarına güven veren bir pratiğin komutanıydı. Önce demir kokan ellerini beraberinde savaş aklını kullanırdı. Öğretirken, öğrenirken de oldukça mütevazi, yaşamın her bir pratiğinde ele avuca sığmaz, yerinde durmaz bir çalışkanlık içinde devrim kervanında bir sıra neferi olmayı başardı ve etrafındaki yoldaşlarına sözüyle değil pratiği ve yaşamıyla öğretti. Çünkü devrimci savaşın demir kokan elleri, bakır renkli gözlerinin Nubar gibi yoldaş olmaya ihtiyacı vardı.
Kelimenin tam anlamıyla savaşın örsle çekici arasında yoğrulan yasaları içinde kendini ispatlamış bir komutandı. Halka yoldaşlarına, enternasyonalist savaşçılara yapıcı, her fırsatta öğretici, yaratıcı, yoldaşlık ilişkileri temelinde yaklaştı. Elinde Başkan Mao’nun kitabını ve silahını asla düşürmedi.
Martager yoldaş “boş zaman” kavramını tanımayan, eşsiz bir yoldaştı. Sabahın kör saatinde vücudunu savaşa hazırlamak için başlardı işe. Kış-yaz demeden spor yapardı. Düşmandan toplanan patlamamış mermileri söker, parçalar yeniden patlayıcı yapar, yıpranmış silahları tamir eder, etrafta kullanılan, ihtiyaç olan ne varsa her alete yeniden dokunur, düzeltir yaşam katardı. Eğitim ve pratik çalışmaları bittidiğinde ise sessizce bir köşede ya Başkan Mao’nun ya da önder yoldaşın büyük eserlerini okurdu.
Onu üzerinde yeniye ait bir parça giysiyle kimse göremezdi. Kendisine verilen her yeni giysiyi, ayakkabıyı mutlaka “gelecek olan yeni yoldaşlara” saklardı.
Ezilenlerin yoldaşı
Düşman karşısında oldukça öfkeli ve zulme kinli olan yoldaş, halk karşısında alçakgönüllü, yoldaşlarına karşı duygu yüklü, vicdan ve onur sahibi bir komutandı. Çevre köylerdeki Arap, Ezidi, Kürt, Ermeni halkı onun can dostları ve yoldaşıydı. Kimse onun şehit düştüğüne inanmadı. Onu tanıyıp onunla konuşup, tanışan hiçbir insan ölümüne inanmadı.
Martager’i bıraksan, müdahale etmezsen her eyleme, her cepheye tek başına gidecek kadar korkusuz, işgalci bir orduya karşı tek başına savaşacak kadar eğitimli ve donanımlıydı. Yırtıcı bir kaplan kadar çevik, her an dört bir yanını ciddiyetle gözlemleyecek kadar sabırlıydı. Bütün bu değerleri ancak Nubar yoldaş taşıyabilirdi. Yaşamı, felsefesi “bir hırka bir lokma”ydı. Ne maddiyat ne sisteme ait kirler onun cesareti ve duruşu karşısında duramaz, mutlaka geri adım atardı.
Savaş yaşamının tüm zamanları, her anı tetikte geçti. Martager demek, hareket, ele avuca sığmadan yerinde bir an olsun durmamak demektir. Çalışkanlık, üretkenlik, yaratıcılık, paylaşım demektir. Devrimin yaşayan, akan devinim hali demektir. Halkın, yaşamın içinde olağan sıradan-yalın bir yerde duruyordu ki kimse onun farklı illegal bir kimliğe sahip olabileceğini aklına bile getirmezdi.
Espiri ve hayal gücü oldukça gelişkindi. Fiziki olarak her zaman savaşın sporunu yapan bir hedefe kendisini kilitlemişti. Komutan Martager, bir savaş çizgisiydi. Devrimci yaşam modeliydi. Geleceğin sosyalist kişiliğinin temsilcisiydi. Sınırları, zorlukları alaya aldı. Tehlikelere güldü geçti. Savaşı bir spor olarak ele aldı. Sporu ise bir savaş olarak değerlendirdi. İleri yaşına karşın genç savaşçılara taş çıkartacak kadar güçlü, bir o kadar çevik ve atılgandı. Onun olduğu mevzide olan her savaşçı ve enternasyonalist kendini güvende hissederdi. Çünkü orada elleri ve eylemiyle düşmana meydan okuyan korkusuz bir Martager vardı.
Nubar yoldaş, sıradışı bir yaşamın şaşmaz ismidir
Her dönem bıkmadan yorulmadan başvuracağımız devrim öğretisidir Nubar yoldaş. Mücadele yaşamından örnek alacağımız sayısız devrimci pratiği ve anıları vardır. Paranın her bir karış toprağı her bir soluğu tutsak aldığı, egemen olmadığı bir karış toprak parçası bırakmadığı dünyada bir insan bu kadar maddiyattan ve onun etkilerinden uzak yaşayabilir mi? Hem kapitalist sistemin merkezlerinden birinde (Paris’te) yaşayacak hem de onun “çekici” etkisinden, tutsak düşürücü gücünden uzak kalacak! Mülksüz, maddiyatsız yaşamın komünal tarzı olacaktır? Nubar’ın yaşamı komünal devrimci bir yaşamdı. Bundandır yoldaşları ona FAKİR dedi. İktidarcılığın, bencilliğin vb. tüm özelliklerden arınmış tarzın devrimcisiydi. Hem sistem içinde hem de sisteme karşıt bir yaşam yaşadı.
O mazlum Ermeni halkının Martager’i, Partizanların Fakir’i, enternasyonalist savaşçılarının, Rojava’nın, Medya Savunma Alanları’nın, Filistin halkının komutanı Orhan’ıdır. O, bitmeyen kavganın Partizan’ıdır. Silahını elinden düşürmeyen, gözünü budaktan sakınmayan, elleri devrim kokan, feda ruhlu, güneş bakışlı komutandır.
O, Kürtlerin ve ezilen sömürülen tüm halkların, enternasyonal proletaryanın yoldaşı; evsiz barksız, pulsuz insanların ilk başvuracakları sığınak olmuştur. Ona dokunup, onunla tanışıp devrimin özgürlüğün yoldaşlığın ilhamını almayan bir insan var mıdır? İz bırakmadığı bir nokta var mıdır? “Dünyada halen böyle insanlar var mıdır?” dedirtecek kadar sıradışılığın temsilcisiydi.
Komutan Martager bir an olsun geriye dönüp bakmadı. Partisinin kararları daha yazıya dökülmeden hızlıca görev alanına ateş hızıyla gidenlerden oldu. Savaşın, devrimin nöbetini en iyi şekilde tutan oldu. On yılın üzerinde beklediği Nairi ülkesinde bir gün olsun sızlanmadı. Bir an olsun kırılıp daralmadı. Dağları delen, demiri işleyen sabırla partisini ve yoldaşlarını bekledi. Orta birinci sınıftan “tembel” diye okuldan uzaklaştırılan Martager yoldaş, devrime dört eser kazandırdı. Sporda şampiyon kavganın, savaşın şampiyonu oldu. Üretkenlik, yaratıcılık, çalışkanlıkta devrimin-Partizanların biricik şampiyonuydu. Yaşamda FAKİR, savaşta Martager’di.
Halkının yaşadıkları acının farkında olan ve ağır bir devrimci sorumluluk yükü taşıyan, uzun zahmetli yolda yürümekten yorulmayanların yoldaşıydı MARTAGER. İlerleyen yaşına bakarak yargı yürütmek isteyen herkesi hayrete düşürdü ve yanılttı. Zamanla, tarih yapraklarıyla alay etti. Bu topraklardan devrimin ve partinin tarihinde Martager, yine bir MARTAGER geçti. Anısına sonsuz saygı ve hürmetle…