BELLEK (18) | “Yaşar Yiğit iyi bir savaşçı devrim için canını feda eden bir yoldaştı”

30 Ekim 1980’de bir eğitim sırasında yaşanan kazada ölümsüzler kervanına katılan Partizan Yaşar Yiğit’i yoldaşlarıyla konuştuk. Yaşar Yiğit’le aynı birimde faaliyet yürüten ve yaşamını yitirdiği kaza sırasında yanında olan bir yoldaşına Yaşar Yiğit’i, kazayı ve neler yaşandığını sorduk. Ayrıca onunla aynı dönemde faaliyet yürüten bir yoldaşı da hem dönemin Gülsuyu bölgesindeki siyasal atmosferi hem de Yaşar’ı anlattı.

– Merhaba. Siz bir dönem Yaşar Yiğit yoldaşla birlikte faaliyet yürüttünüz. Bize yoldaşı anlatır mısınız?

– Yaşar Yiğit yoldaşı 1979 yıllarında tanıdım. Toptaşı Cezaevi’nden tahliye olmuştum. Gecekondulaşma mücadeleleri vardı o dönemde. Sivas’tan yeni gelmişti yoldaş. Oradan bölgemize/Gülsuyu’na geldi. Bizle birlikte aynı birime katıldı. Kaldığımız evlerde birlikte onunla faaliyet yürüttük. Gerek yayın gerek askeri faaliyetler gerek yapının çalışmalarını yaptık. Kahve konuşmaları, ajitasyonlar, ev çalışmaları yapıyorduk. Kahve konuşmalarında özellikle ajitasyonda Yaşar yoldaş oldukça yetenekliydi. O dönem burada ajitasyon konusunda öne çıkan bir yoldaştı.

Arkadaşlar bir kamulaştırmaya gidiyorlar, yapı adına polisin silahını gasp edecekler, ediyorlar da ve başarıyla eylemi yapı adına yapıyorlar ve üstlerine dönüyorlar. Yanımıza geldiğinde de Yaşar yoldaşın sevinci görülmeye değerdi. İlk eylemi, silahlı eylemi olduğunu anlamıştım. Geldiğinde “biz başardık” demişti. 7-8 ay birlikte mücadele yürüttük.

 

– Şehit düştüğü kaza nasıl gerçekleşti acaba?

– Bu süre içinde komitede, kendisinin de önerisi oldu silahlı eğitim yapalım şeklinde. Biz bu planımızı üst komiteye ilettik bize yapabilirsiniz uygundur yanıtı geldi. Askeri eğitimlerimize onay çıktı. Biz komite olarak kurumdan gelen kararı uyguladık. Biz üç-dört yoldaş gittik kırsal olarak tabir ettiğimiz bir yer vardır hastanenin orada, Başıbüyük’te.

İki tane el bombası almıştık. Birinci eğitimizde silahların kullanımı ve ilk el bombasının kullanımıydı. Bu başarılı geçti. İkincisine geldiğimizde, bu bomba daha önce arıza vermişti. Bunu biliyorduk. Ancak bize yapıdan bu malzemenin elden geçirilip düzeneğinin tekrar sağlamlaştırıldığı söylendi. Bu anlamda onay geldi. Bu onaya istinaden eğitime başladık.  Yoldaş dedim, “ben atayım”, bana dedi ki “ya yoldaş askeri eğitimleri siz yapıyorsunuz ben de yapmak istiyorum. Bunu benden mahrum etme” dedi. “Yoldaş atabilirsin” dedim.

Tabii biz dört kişiydik, çekildik sırta çıktık. Yoldaş pimi çektiği anda infilak etti. Yoldaşın yanına gittim kolları kopmuş durumdaydı. Pimi çekerken karnının altında tutmuş mekanizmayı. Yanına gittiğimiz de yerde yatar vaziyetteydi son nefesini veriyordu. O esnada yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Karanlıktı zaten. Yoldaşı orada kaybettik. 80’lerin ortalarıydı yanlış hatırlamıyorsam. Kaldığımız eve geldik yoldaşlara haber verdik. Diğer yoldaşlar geldi. Yoldaşı bir yere gizledik orada. Bize “siz gelmeyeceksiniz” denildi. Biz yeri tarif ettik. Yoldaşlar gidip onu oradan aldılar ve defnettiler. Aileye haber verildi. Aile polise başvurdu, tabii o esnada sıkıyönetim vardı. Biz cenazeye katılmadık bize öyle söylendi. Deşifre olmamak için.

Yaşar Yiğit iyi bir savaşçı, devrim için canını feda eden bir yoldaştı. Tüm yoldaşlarımız böyledir aslında. Bölgede propaganda çalışması yürütüyorduk birim çalışmaları şeklinde. Teorik olarak donanımlı bir yoldaştı. Kendisini yetiştirmiş bir yoldaştı. Kitle ile ilişkilerde en ön planda olan bir yoldaştı.

 

***

“Yaşar içimizde gelişmeye en açık, en yetenekli yoldaşlardan biriydi”

Yaşar Yiğit’i, o dönemde birlikte faaliyet yürüttüğü bir diğer yoldaşı ise onun yetenekli olduğunu ve gelişmeye açık bir kişiliğe sahip olduğunu anlattı.

Yaşar Yiğit’in Gülsuyu’na geldiği dönemde mahallede nasıl bir atmosfer vardı?

– Mahalle süreç açısından 70’lerin ortalarından itibaren potansiyel olarak devrimcilerin olduğu, ağırlıklı olarak da geleneğimizi olduğu bir mahalle. Yapımızın birçok kadrosunun buradan çıktığı burada örgütlenme yaptığı bir alan aslında. Dolaysıyla hamurunda, mayasında çok ciddi bir emek var. Mahallenin ilk kuruluşun da henüz devrimciler yoktu veya aktif değildi. Ama 70’lerle birlikte 74-75 yıllarıyla birlikte gelişen bir süreç var. Dolayısıyla burada ciddi bir kadro birikimi, ciddi bir birikim süreci var.

Bizim mahallemizin genlerinde devrimci bir kültür var. Özellikle proletarya partisinin inşa süreçlerinde buradaki kadroların önemli bir payı vardır. Burada ciddi bir kadro birikim olmuştur. Bunun yanında önemli kayıplarımızda oldu. Ali Yılmaz yoldaş burada şehit düştü mesela. 70’lerin ikinci yarısından sonra ülkede gelişen muazzam bir kabarma var. 76’da bir ayrılık yaşamıştı yapı. Bunun bir dağınıklığını yaşadık ama kısa sürede toparladık. Özellikle Gülsuyu’nda iyi bir potansiyel yakalandı, kitle açısından olsun çalışmalar açısından olsun bir ivme yakalandı.

Mahallede sonrasında Halkın Birliği bizden ayrılmıştı ama ona rağmen biz burayı kısa sürede toparlamıştık. O süreçte İsmail Hanoğluların, Ahmet Muharrem Çiçeklerin, Hayrettin Bakışların çalışmasıyla oldu bu. 78 yılında mahallenin bir bölümü tekrar işgal edildi. O işgalde yapının önderliğinde gerçekleşti. Şu anda yeni gecekondular diye tabir ettiğimiz alandan söz ediyorum. Oradaki işgallere önderlik edildi. Buraya gelen insanlarla iletişime geçtik. Örgütlenme çalışması yürüttük. 78-80’e kadar yoğun bir ivme yaşandı.

– Halkla, kitleyle yoğun bir temas durumu vardı anlaşılan…

– Çok yoğun siyasal çalışmalar yapıyorduk. Binlerce insanın katıldığı çalışmalar oluyordu.  Kitlesel tartışma toplantıları örgütlüyorduk. Yoğun bir basın ayağımız vardı. Gerek legal gerek illegal. Yaygın bir şekilde dağıtılıyordu mahallede. Askeri anlamda da etkin bir çalışma vardı. Eylemler oluyordu gerek cezalandırma gerek kamulaştırma olsun.

Yoğun bir süreç yaşanıyordu. Mesela küçücük mahallede konserler veriyorduk. Yüzlerce kişinin katıldığı konserler, etkinlikler yapıyorduk. Bunun yanında halka birlikte kolektif işler yapıyorduk. Özellikle işgal edilen alanlarda hafta sonları oluyordu. İşgal edilen yerlerde yol yoktu, malzemeler en aşağıda istifleniyordu. İmece usulü herkes bir parça alıp, sırtlayarak briketler, kalaslar, kum-çimento gerçi daha çok toprak harç haline getiriliyordu. Bu süreç içinde çok sayıda yoldaşın emeği, alınteri, kanı var.

– Hareketin genel anlamda kendini toparladığı ve geliştiği bir dönemden söz ediyorsunuz…

Elbette, Toptaşı firarımız vardır mesela. Tarihe not düşen eylemleri vardır yapının. Bu başarılarımızın propagandasını yeterince yapamadığımızı düşünüyorum. Bu anlamda anlatımımız zayıf kalıyor. 76’da ayrılık oluyor.78’e gelindiğinde yayın çıkartıyorsunuz pek çok konuda polemik yapar bir hale geliyorsunuz. Devrimci hareket içinde belli bir itibar kazanmışsınız. Kısa sürede sosyal emperyalizm gibi bir konuda söz söylüyorsunuz. Üç dünya teorisi gibi bir konuda söz söylüyorsunuz. Arnavutluk Emek Partisi’yle polemiği var partinin. Bu anlamda baktığımızda muazzam bir birikim ortaya çıkmış durumda. 76 veya 77 idi herhalde, biz işte ilk o dönemlerde CHP faşist dediğimizde tepki alıyorduk. Bir süre sonra yaşananlar bizim tespitlerimizin doğruluğunu gösterdi. Kıbrıs işgaline karşı 77 veya 78 olmalıydı. Net tavır koyduk işgal dedik. Hareketin çok resmi bir görüşü vardı net olarak işgal diyordu, derhal çıkılmalı diyordu. Milliyetçiliğin, ulusalcılığın zirve yaptığı bir dönemdi, Ecevit’in Karaoğlan olduğu bir dönemdi.

Dolayısıyla bu bizim yitirdiğimiz kadroların yoğun emeği ve çabasıyla oluştu. Hareketimiz o dönem açısından çok büyük işler yaptı. Kısa sürede yapı çok ciddi işler yaptı.  80’e kadar süreç böyle işledi. Cuntayla birlikte süreç ciddi anlamda kesintiye uğradı. 80’lerden sonra 87’den itibaren yavaş yavaş tekrar toparlanma başladı ilk dernekler açıldı.

 

“Kısa bir hayat sürdü ama öne çıkan bir yoldaştı”

– Yaşar Yiğit’in öne çıkan yanlarına ilişkin neler söylersiniz?

– 80’lerden önce kısa bir dönem önce mahalleye gelmişti. Bir yılı aşmayan bir geçmişi vardı mahalle içinde. Ama Yaşar içimizdeki gelişmeye en açık, en yetenekli yoldaşlardan biriydi. Yetenekli, zeki, parlak bir zekâsı vardı aslında. Çok kısa sürede kendini hissettirirdi. Ajitasyon, örgütlenme çalışmaları sırasında öne çıkan bir yoldaştı. Çünkü o dönemlerde, mutlaka ayrımlar vardı ama hemen her iş birlikte yapılıyordu. Herkes her şeyi yapıyordu. Yaşar’ın öyle özel özellikleri vardı. Çok kısa sürede kendini aştı kendini geliştirdi. Çok kısa sırada burada kalmasına rağmen öne çıkan yoldaşlardan biri oldu mahallede.

Mahalledeki yetişebilecek kadrolar içinde sıyrılıp öne çıkmıştı. Maalesef bu kazanın yaşanmasıyla çok genç yaşta, tam en verimli zamanında üretim içinde olabileceği zamanda kaybetmek üzüntü vericiydi. Yaşar’ı kaybetmek bizi ciddi anlamda sarstı, mahallede moral bozukluğu oldu. Bir süre böyle gitti. Sonra yoldaşların müdahalesiyle kendimizi toparladık.

Özellikle yeni gecekondular diye tabir ettiğimiz, 78’de işgal edilen alanda, oranın işgal edilmesi sürecinde oraya gelenlerin, halkın örgütlenmesinde onlarla diyalog kurulmasında Yaşar yoldaşın önemli bir çabası oldu. O dönemde bir süre birlikte çalıştık, ev ziyaretleri gerçekleştirdik. Yaşar’ın birkaç yıllık bir çalışması vardı burada.

Sivas Yıldızeli Öğretmen Lisesi’nden buraya geldi. Erzincanlıydı yoldaş. Kısa bir hayat sürdü ama kısa hayatı içinde göze çarpan çok kısa sürede öne çıkan bir yoldaştı. O dönemde faaliyetinde içinde olan daha eski arkadaşlarımız vardı. Onların içinde de dikkat çeken, onların önüne geçen, onlara önderlik eden bir konuma geldi.