Açlık ve Umutsuzluğa Mahkum Değiliz; Direnişimiz ve Umudumuz Baki!

Açlık ve Umutsuzluğa Mahkum Değiliz; Direnişimiz ve Umudumuz Baki!

“Zamlar enflasyona sebep oluyorsa büyük holdinglerin hemen her kalemde durmaksınız yaptığı zamların nedeni ne öyleyse? Soruyu biz yanıtlayalım; Türk sermayesi kasasını daha da şişirmek; mevcut konjonktürden, işçi sınıfı ve emekçilerin örgütsüzlüğünden azami düzeyde faydalanmak istiyor!”

22 Temmuz 2024

Egemenler doymak bilmez bir iştahla işçi sınıfı ve emekçilerin; emeğini, alınterini sömürüyor. Burjuvazi, uzun vadeli perspektifini 2000’li yılların başında Kemal Derviş’in yaşama geçirdiği ekonomi politikalarla ortaya koymuştu: Hemen her alanda esnek, güvencesiz çalışma, azgın bir sömürü ve sendikasız, örgütsüz bir çalışma rejimi!

Nitekim AKP’in adım adım hükümetten iktidara yürüyüşü ve rejimin tepeden tırnağa re-organizasyonu da bu temel amaç doğrultusunda şekillendi, oluştu ve bugüne gelindi. Bugün AKP iktidarı ve onun denetimindeki devlet aygıtı vasıtasıyla, işçilere, emekçilere karşı büyük-kapsamlı bir gasp, yağma ve talan politikasını yaşama geçiriliyor. Dur durak bilmeyen zamlar, yüksek enflasyon, çığ gibi büyüyen fiyatlar karşısında mum gibi eriyen ücretler bu gerçeğin yansıması. Bu kapsamda Mehmet Şimşek’in “Orta Vadeli Ekonomi Programı” içini boşalttıkları kamuya işçi ve emekçilerin yarattığı değerler üzerinden kaynak sağlamaktan başka bir anlama gelmiyor. Şimşek’in programında özel-kamu işbirliğiyle tüm hizmetleri tekeline alan büyük şirketler-holdingler, kendi kârları için zam yapabiliyor. Elektriğe, suya, doğalgaza, benzine, yol-köprü geçişlerine yağmur gibi zam yağıyor. Ancak buna rağmen pişkince ücretlere yapılacak zamların enflasyona neden olacağı iddia ediliyor! Hem de iğneden ipliğe her şeyin fiyatı yükselirken…

Komprador burjuvaziye, holdinglere ve emperyalist çok ulusu şirketlere yüksek faiz garantileriyle sermaye transferi sürerken şirketler, ürün ve hizmet fiyatlarını artırarak yüksek kâr enflasyonu sayesinde daha da büyüyor, kâr oranlarından ise herhangi bir tasarrufa gitmiyor. Zamlar enflasyona sebep oluyorsa büyük holdinglerin hemen her kalemde durmaksınız yaptığı zamların nedeni ne öyleyse? Soruyu biz yanıtlayalım; Türk sermayesi kasasını daha da şişirmek; mevcut konjonktürden, işçi sınıfı ve emekçilerin örgütsüzlüğünden azami düzeyde faydalanmak istiyor! Yani burjuvazi krizde olduğu için asgari ücrete, emeklilerin maaşlarına zam yapmıyor değil? Onlar tam da bugünkü zenginliklerini böyle sağladıkları, devasa kârlarını böyle kazanabildikleri için bunu yapıyorlar! İşçi sınıfının, emekçilerin bir bütün toplumsal muhalefet güçlerinin gücü onları ancak bu çizgide tutabildiği için buradalar!

Diğer yandan sermaye bugün işçi ve emekçilere asgari oranda hakkını vermek bir yana dursun 150 yıllık kazanımlarını da gasp etmenin peşinde. Çatışmanın, sınıf çelişkisinin bugünkü aşamasında elindeki tüm kozları, fırsatları sonuna kadar değerlendirmeyi amaçlıyor! İşçi ve emekçilere, Kürt ulusuna, kadın ve LGBTİ+lara, gençlere, doğaya, sokak canlılarına kısacası bir bütün olarak ekosisteme yönelik fütursuz saldırganlığının temel nedeni budur! Süregelen mevzi savaşında tüm ezilen emekçi sınıfların, katmanların moralini bozmaya, kazanma umudunu kırmaya ve böylelikle teslim almaya çalışıyor.

Bunu yaparken de elinde çıplak zordan başka hiçbir şey yok. Kuşkusuz tüm düzen cenahı bunu farkında. CHP’nin yerel seçimlerdeki başarısını bile isteye heba etmesi, Karadeniz’den İç Anadolu’ya emekçinin sesine kulak veriyor gibi görünmesi, talepleri not edip, iktidarın kapısında el pençe durması, rica minnetle istemesi vb. sömürü çarkları dönmeye devam etsin diyedir!

İşçi sınıfı ve emekçilerin hemen her türlü hak arama talebine, eylem, basın açıklaması yürüyüş, iş bırakma veya grevine yönelik azgınca saldırının gerisinde, yaşanan bu derin çöküş vardır. Kitlelerin bağrında biriken ve günden güne daha fazla yüzeye vuran değişim talebinden duyulan korku büyüktür. Mevcut tablo elbette böyle devam etmeyecektir. İşçi sınıfı ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+lar, Kürt ulusu, ekoloji ve tüm canlı yaşamı için mücadele edenler var oldukça umut vardır.

Devrimciler, ilericiler, yurtsever, eşit insanca ve onurlu bir yaşam için direnenler; bağımsız, özgür bir ülke için mücadele edenler var oldukça daha güzel günler de gelecektir. İşçi sınıfı ve tüm emekçilere, asgari bir yaşamı dayatan bu düzene mahkum değiliz. Burjuvazinin yalanlarına ve sahtekarlığına, AKP-MHP iktidarının dizginsiz şiddet ve yağmasına dur diyebiliriz. İnsanca yaşanacak bir dünyayı kurmak için, sınıfın ve emekçilerin acil, somut talepleriyle birleşmek zorundayız! Açlıkla terbiye edilmeye, umutsuzluğa karşı umudumuz ve direncimiz baki!