H. Merkezi: Kırk yıl boyunca sınıf mücadelesi için azimle çalışan, devrim idealinden kopmayan Nubar Ozanyan’la (Orhan), Ermenistan’da tanışan Alex Kalk anlattı. Kalk’ın ETHA’nın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
– Nubar Ozanyan’ı ilk olarak nerede tanıdız, nasıl tanıştınız?
– Daha önce eğitim amacıyla Ermenistan’a gitmiş ve uzun süreler orada yaşamış olan dostlarımız kendisiyle tanışmış dost olmuşlardı. Ben ise ismini çokça duyduğum Inger (yoldaş) Nubar ile 2013 yılı Nisan ayında Yerevan’da tanışabildim ve orada 2 ay boyunca kendisiyle bolca vakit geçirme şansını yakaladım.
“Beni en çok etkileyen devrimci yaşam tarzı ve mütevaziliğiydi”
– Ozanyan’da sizi en çok etkileyen ne olmuştu? Yani onu nasıl anlatırsınız?
– Inger Nubar’da beni en çok etkileyen mütevaziliği ve devrimci yaşam tarzı olmuştu. Kendi geçmişiyle ve yaptıklarıyla övünen, durmadan kendinden bahseden pek çok eski devrimcinin tersine Inger Nubar geçmişinden ve yaptıklarından hemen hiç bahsetmezdi. Onu tanımak için konu gereği nadiren anlattığı kısa anıları sizin kafanızda birleştirmeniz ve onunla yaşamanız gerekirdi.
“İlk intibam Ermenistan’a sıkışıp kalmış eski bir devrimci olduğuydu”
Dışarıdan bakıldığında bıraktığı ilk intiba Karabağ savaşı sonrası Ermenistan’a sıkışıp kalmış eski bir devrimci olduğuydu. Fakat kendisi yaşına rağmen büyük bir devrimci disiplin ile hayatını sürdürüyordu. Ermenistan’ın durağan hayat temposuna inat oldukça yoğun bir tempoda yaşıyordu. Her sabah mutlaka güne sporla başlıyor, dağlardan topladığı otlar ve yoğurt ağırlıklı bir diyeti çok sıkı bir şekilde uyguluyordu. Çamaşır bulaşık gibi ev işlerini kendisi yapıyordu. Kahvaltı sonrası internetten devrimci yayınları, Türkiye ve dünya gündemini takip ediyordu.
“Ermenistan’da yürütülen hak mücadelelerine sessizce omuz veriyordu”
Dostlar aracılığıyla eline ulaşabilen az sayıdaki matbu süreli yayın onun için çok kıymetliydi. Ermeni devrimcilerin, Sovyet tarihçilerin ve antropologların kitaplarını okuyor ve bunların bazılarını mahlas kullanarak Türkçe’ye çeviriyordu. Köylülerden de hiç kopmamıştı. Fırsat buldukça Yerevan çevresindeki köyleri ziyaret eder, köylülerin dertlerini dinlerdi. Ermenistan Kürtleri ve Ezidileri ile de dostluk kurmuştu. Ermenistan’da yürütülen çeşitli hak mücadelelerine de sessizce omuz veriyordu. Tüm bu işleri yıllarca büyük bir sabır, anonimlik ve disiplin içinde sürdürmüş olması kuşkusuz ancak gerçek bir devrimcinin başarabileceği bir işti ve bende sonsuz bir saygı uyandırmıştı.
“Inger Nubar bu geleneğin bir parçası”
– Anadolu topraklarında güçlü bir Ermeni devrimci geleneği var. Ozanyan bu geleneği günümüze taşımış bir isim. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Ermeni halkı yaşadığı coğrafyadan dolayı varlığını sürdürebilmek için sürekli mücadele etmek zorunda kalmış bir halk. Osmanlı iktidarı altında adeta köleleştirilmeye çalışılan Ermeni halkı 1800’lü yıllarda devrimci fikirlerle uyanıyor ve insanca var olmayı talep ediyor. Bunu yaparken birlikte yaşadığı halkların devrimci taleplerine de ilk günden itibaren hep omuz veriyor. Enternasyonalist çizgisini hiç kaybetmiyor. O günden bu güne sürekliliğini koruyan bu mücadele çizgisi pek çok yiğit devrimci yetiştiriyor. İşte Inger Nubar bu geleneğin bir parçası.