2025 Yılı Öğrencilerin Geçim Derdiyle Başlarken Mücadelesiyle Geçecek!

2025 Yılı Öğrencilerin Geçim Derdiyle Başlarken Mücadelesiyle Geçecek!

“Emeğimizin kepçeyle sömürüldüğü, karşılığının ise çay kaşığıyla verildiğini söylesek abartı olmaz. KYK ücretine yapılan % 50 zam ile açlık sınırının çeyreğine dahi denk düşmeyen bir ücretle yaşaması beklenen gençler yoksulluk ve açlık cenderesindedir.”

20 Ocak 2025

Yeni yılın ilk günlerinde asgari ücrete yapılan zam emekçilerin sorunlarına çözüm olmadığı gibi gençlerin ekonomik sorunlarında da çözümsüz kaldı. Emeğimizin kepçeyle sömürüldüğü, karşılığının ise çay kaşığıyla verildiğini söylesek abartı olmaz. KYK ücretine yapılan % 50 zam ile açlık sınırının çeyreğine dahi denk düşmeyen bir ücretle yaşaması beklenen gençler yoksulluk ve açlık cenderesindedir.

KYK yurtlarının fiyatlarının artışına karşın üniversite öğrencilerinin barınma kapasitesini karşılayamaması sonucunda milyonlarca öğrenci kirada yaşamaya, yahut devletin desteklediği çeşitli cemaat yurtlarında barınmaya mahkum bırakılırken, öğrenciler karşılaştığı fahiş ücretleri karşılayamamamın sonucu öğretim hayatını sürdüremez duruma geliyor. Geçtiğimiz beş yıl içerisinde 2 milyon üniversite öğrencisi eğitim hayatını sonlandırmak zorunda bırakıldı. Yeni yılı karşılarken AKP-MHP iktidarının iç cepheyi güçlendirme iddialarıyla çıktığı yolda gerçekleştirdiği, ekonomi politikalarıyla, halkın yaşadığı yoksulluğu daha fazla derinleştirme hedefi ortadayken asgari ücrete, burs kredi fiyatlarına yapılan zam ile gençliğe dayattıkları yoksulluğun sonuçları bu tabloyu daha fazla derinleştirecek.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Üniversitesi Rektörlüğü yeni yılın ilk günlerinde yemekhane fiyatına % 100 zam yaptı. Yemekhane ücreti öğün fiyatını 50 TL olarak belirlerken yemek şirketine ödenen bedelin 250 lira olduğunu açıklandı. Üniversite bütçesinin yemek şirketleri üzerinden yandaşlara akıtılması için yapılan bu anlaşmalarla, üniversite bütçesi talan edilirken, çıkarılan sağlıksız yemeklerle öğrencilerin beslenme ihtiyacını karşılaması beklenmektedir. 3.000 lira KYK ücretiyle yemekhanede iki öğün yemek yemek dışında hiç bir harcamanın yapılamayacağı koşulda öğrencilerin bu fiyatları ödemesi beklenirken yemek şirketlerine yapılan ödeme soygunun boyutunu göstermektedir.

Geçtiğimiz yıl Aydın’da Üniversite öğrencisi Zeren Ertaş’ın kaldığı KYK yurdunun asansörünün tamir edilmemesi sebebiyle asansörün düşmesi sonucu yaşamını yitirmişti. Onlarca öğrencinin yaralanmasıyla KYK yurtlarının niteliksizliğine dair öğrencilerin gerçekleştirdiği eylemler sorunun görünür kılınmasıyla ilgili oldukça önemli bir sürece vesile olmuştu. Bu yılın ilk günlerinde yaşananlar göz önünde bulundurulduğunda devlet cenahından yaşanan sorunlara dair bir adım atılmadığını tekrar görülmüş olduk. Birçok üniversitede yaşanan elektrik ve su kesintileri vesilesiyle yeni yılın ilk günlerinde öğrenciler eyleme geçti.

Gençlik, soruşturmalarla hedef alınıyor

Elazığ’da Ahmet Kabaklı Öğrenci Yurdu’nda öğrenciler yurdun suyunun sürekli kesilmesine karşı eylem yaptı. Yurt yönetiminin istifasını isteyen öğrenciler sürecin takipçisi olmaya devam edeceklerini belirttiler. KYK yurtlarında sorunlar çığ gibi büyürken Ankara’da  KYK yurdunda kalan bir YDG okuru sosyal medya paylaşımları üzerinden hedef alınıp faşist kanallar üzerinden hedef gösterilmesinin ardından yurt yönetimi tarafından 1 aylık uzaklaştırma cezası verilerek yurttan uzaklaştırıldı. Devlet bir yandan yoksulluğu derinleştirip koşulların kötüye doğru gitmesi için kollarını sıvarken bir yandan “ses çıkmasın” kaygısıyla politik öğrencileri hedef almaya devam ediyor. Bir yandan gözaltı, tutuklama tehditleriyle hedef aldığı, polis tacizleri ile yıldıramadığı öğrencileri fişleyip yurttan kampüsten uzaklaştırmanın sessizliği hakim kılmanın planlarını yapıyor.

Genel halkın yaşadığı sorunların sonuçlarını katmerlenerek yaşayan gençler, geleceksizlik  ve ezilenler cephesinde yaşananların katbekat daha fazla hissetmektedir. Kampüste, yurtta, evde çığ gibi büyüyen sorunlar örgütlenme zorunluluğunu da daha fazla artırıyor. Bugün açısından örgütlenmeleri bastırmak dağıtmak adına gerçekleştirilen bir dizi saldırı, yoğun bir şekilde devrimci gençlik mücadelesinin üzerine yoğunlaşsa da sorunları karşısında harekete geçen gençlik kitlelerinin mücadelesini bastırmak adına bu saldırıların daha fazla büyüyeceğini ifade etmek gerekir. Bugün yurtlarda manevi destek adı altında imamların görevlendirilmesi devletin gelişecek hareketin önünü almak adına gerçekleştirdiği uygulamalardan biri durumundadır.

Yurtlar, devletin ideolojik aygıtlarıyla dolduruluyor

Her alanda ideolojik olarak kitleler üzerindeki etkisini artırmak, kitlelerin gelişen, gelişecek enerji ve potansiyelini sistem içerinde tutmak adına çeşitli saldırılar düzenlemektedir. İşçi direnişlerine müftülükten gönderilen imamlar, cuma namazı hutbelerinin doğrudan devlet eliyle belirlenmesi, yurtlara gönderilen imamlar topyekün devletin mücadele dinamiklerini bastırmak adına gerçekleştirdiği idelojik saldırıların yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından “ülkü ocaklarının” ders verebilecek bir vakıf olarak nitelendirildiğini ifade eden kararnamesi bu saldırıların bir diğer yansıması olarak yeni yılın ilk kararlarından olmuştur.

Öğrencilerin kulüp ve topluluk toplantıları için salon bulamadığı kampüslerde, Ülkü ocaklarının gerçekleştirdiği, gerçekleştireceği toplantı ve etkinlikler için amfileri, salonları tahsis etmesi geçtiğimiz yıllarda çokça karşılaşılan bir örnek olmuştu. Öğrencilerin kulüp ve topluluk standı açması dahi yasaklarla, presödürlerle çeşitli engellerle karşılanırken, kantinlerde ülkü ocaklarına masa ayrılmasına varan uygulamalar devletin ideolojik saldırılarının yansımasıdır.

Geçtiğimiz yıl üniversitelerde çeşitli eylem ve etkinliklere katıldığı gerekçesiyle yüzlerce öğrenciye soruşturma açılması, barınma temelli eylemlere katıldığı, kayyumları protesto ettiği eylemlerden dolayı KYK burs ve kredisinin kesilmesi devletin yaklaşımını ortaya koyarken kendisinin desteklediği kesimlerin önünü ne denli açtığını gösterdi. Halkı derin bir yoksullukla karşı karşıya bırakırken TUGVA tarafından kampüslerde okulun yemekhanesinden getirilen yemeklerle iftar yemeklerinin gerçekleştirilmesi bu işbirliğinin en açık göstergelerinden biri olmuştu.

Görülmektedir ki, devlet yoksulluğu çığ gibi büyütüp gençliğe yönelik saldırganlığını artırırken, iktidar kendi örgütlülükleriyle sessizliği hakim kılmaya gençlik kitlelerini manipüle etmenin yollarını aramaktadır. Ancak büyüyen sorunlar karşısında örgütlenme zorunluluğu gençlik kitleleri açısından harekete geçme iradesiyle karşılaşmaktadır.

Örgütlenme zeminleri oluşturmak gerekiyor

Bugün gerçekleşen her irili ufaklı eylemin etkisinin bu denli büyük olmasının sebebi yolunu arayan bir enerjinin var olmasıdır. Devletin etkisinin bu denli güçlü olduğu Fırat Üniversitesi öğrencilerinin kaldığı Ahmet Kabaklı Yurdu’nda gerçekleşen eyleme, katılımın düzeyi ve etkisi düşünüldüğünde devletin planlarını aşan bir öfkenin ve enerjinin biriktiğini görmeliyiz. Bu öfkeyi ve enerjiyi örgütleme kararlılığının daha güçlü bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir.

Bu sürecin parçalı kuvvetlerle karşılanması, süreç keskinleştikçe artacak faşist saldırganlığın boyutu öngörüldüğünde mümkün değildir. Bu açıdan bugünden başlayarak öğrencilerin ve gençliğin birliğini hedefleyen ittifaklar, demokratik örgütlenme zeminleri oluşturmanın adımları atılmalıdır. Bugüne kadar dayanışmalar, meclisler ve çeşitli eylem birliktelikleri üzerinden edinilen deneyimle daha güçlü bir politik hattın inşası için harekete geçilerek 2025 yılını geçim derdiyle karşılayan gençliğin, iç  cepheyi öfkeyle sarsan eylemleri karşılanabilir.